Esas No: 2021/5835
Karar No: 2022/640
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5835 Esas 2022/640 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5835 E. , 2022/640 K.Özet:
Davacılar, atalarından beri sulama amacıyla kullandıkları sudan davalıların taşınmazlarının altından süzülen ve kamuya ait yol kenarından dışarıya çıkan sudan dolayı mağdur olduklarını ileri sürerek, suya elatmanın önlenmesi ve mecra irtifakı kurulmasını talep etmişlerdir. Mahkeme, davacıların taşınmazlarında su arama çalışması yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, ancak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi bozma kararıyla, yerel bilirkişiler, tanıklar, uzman bilirkişiler ve bilirkişilerden oluşan heyet aracılığıyla konuyla ilgili ayrıntılı inceleme yapılması gerektiğine hükmetmiştir. Yine Yargıtay Dairesi, su rejimi kurulmadan suya müdahalelere engel olunamayacağı ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirtilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kanun maddeleri olarak ise, zorunlu su irtifakının kurulmasında Yasanın 761. maddesi ile ziraat bilirkişi, jeoloji mühendisi, fen bilirkişi gibi ehil kişilerden yardım alınması gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.02.2014 gününde verilen dilekçe ile suya el atmanın önlenmesi ve mecra irtifakı tesisi istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.02.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, suya elatmanın önlenmesi ve mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin ...,... adada tapuya kayıtlı arazi sahipleri olduğunu, geçimlerini bu tarlalarda çiftçilik yaparak sağladıklarını, 201 ada 40, 41,42, 44 ve 45 parsel sayılı taşınmazların maliki olan davalılarla tarla komşusu olduklarını, müvekkillerinin atalarından beri yaklaşık 100-150 yıldır davalıların taşınmazlarının altından süzülerek gelen ve kamuya ait yol kenarından dışarıya çıkan su ile taşınmazlarını suladıklarını, bu su, tarlaların altından düzensiz geçtiği için yine yaklaşık yüz yıl önce müvekkillerinin ataları tarafından davalıların tarlalarının yaklaşık 1-1,5 metre altından geriz diye tabir edilen su yolu geçirildiğini, toprak kaymaları nedeniyle zamanla bu su yollarının tıkandığını, suyun akışının ve debisinin azaldığını, müvekkillerinin davalılardan ...,... ile görüşerek onların izniyle gerizlerin temizlenmesi ve yeniden yapılandırılması için davalıların tarlalarında kazı çalışması başlattığını, ancak diğer davalılar tarafından karşı çıkılması nedeniyle açılan geriz yataklarının kapatıldığını, müvekkillerinin kadimden beri sulama suyu olarak kullandıkları su kaynağının akışının engellendiğini ileri sürerek davalıların vaki suya elatmalarının önlenmesine, gerekli görülmesi halinde bedeli karşılığında da olsa davalıların taşınmazlarının altından geçen yer altı su yolunun mecra hakkı olarak tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacıların kadimden bu yana kullanım iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıların kullandığı suyun başka olduğunu, ek su kaynağı bulmak için gece izinsiz olarak müvekkillerinin taşınmazlarında kazı yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların, davalıların mülkiyet hakkını ihlal etmek suretiyle taşınmazlarında su arama çalışması yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine 14. Hukuk Dairesinin 12.03.2018 tarihli, 2015/9072 Esas, 2018/1830 Karar sayılı ilamıyla “...Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde bulundurularak; Mahkemece yapılması gereken; suların en az olduğu dönemde mahallinde yerel bilirkişiler tanıklar ve uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak; yukarıda değinilen ve açıklaması yapılan ilkelere göre yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler gerekirse yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, su hattı mecra irtifakı tesis edilip edilemeyeceği saptanmalı, davacının taşınmazlarının su ihtiyacının varlığı ve bu ihtiyacın kendi imkanları ile başka yoldan (örneğin davacının kendi taşınmazları içinde sondaj kuyusu vurulmak suretiyle) karşılanma olanağının olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalı, fen, ziraat bilirkişi ve jeoloji mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetince dava konusu suyun debisi ölçülerek, kaynak suyunun özel mi genel mi olduğu net olarak saptanmalı, mahalli bilirkişiler ve tanıklardan sorularak tarafların dava konusu suyun kullanılmasına ilişkin kadim veya öncelik haklarının olup olmadığı saptanmalı, tarafların suya ihtiyaç durumu, sudan yararlanan tüm taşınmazlar belirlenerek başka kaynaklar ile ihtiyacın karşılanıp karşılanamayacağı tespit edilmeli, araştırmalar sonucunda gerekirse taraflar arasında nizayı kesin olarak çözümler nitelikte herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği su düzeneği ve su rejimi kurulmasına karar verilmelidir.
Bu inceleme ve araştırmalar yanında, zorunlu su irtifakının kurulmasındaki Yasanın 761. maddesinde aranan şartların oluşup oluşmadığı konusunda ehil bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, su hattı için mecra irtifakı tesis edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı takdirde; fenni bilirkişiye keşfi izlemeye elverişli, denetime uygun ve kesintisizlik ilkesi gözetilerek kroki düzenlettirilmelidir. Mecra hakkının geçirilmesi gereken başkaca taşınmazlar da tespit edildiği takdirde maliklerinin davaya katılması sağlanmak suretiyle mecranın kesintisiz şekilde kurulmasının sağlanması, tüm bu araştırmalar yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Değinilen yönler gözetilmeden açıklanan ilkelere uygun inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle verilen karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, jeoloji mühendisi tarafından düzenlenen raporda "kaynak 1" olarak gösterilen suya müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ile davalılar vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Ziraat bilirkişisinin dosyada mevcut 01.10.2020 tarihli raporunda, davacılara ait taşınmazların sulama suyu ihtiyacının karşılanamadığı, davacıların yıllık 9.723,5 metreküp olan sulama suyu ihtiyacının başka bir kaynaktan düzenli olarak karşılanma imkanının bulunmadığı belirtilmiş olup mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek suya müdahalelerinin men'ine karar verilmiş ise de bu suyun ne şekilde kullanılacağına ilişkin su rejimi kurulmamıştır.
Ayrıca mahkemece kurulan hükümde tarafların hak ve yükümlülükleri açıkça belirtilmediğinden hükmün infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır.
Değinilen nedenlerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.