Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/271 Esas 2022/724 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/271
Karar No: 2022/724
Karar Tarihi: 02.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/271 Esas 2022/724 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalı şirkete ait bir taşınmazda bulunan hissesinin satışını içeren adi yazılı sözleşmenin uygulanmaması sebebiyle tapu iptali ve tescil ile tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkeme, tapu iptal ve tescil talebini reddetmiş, tazminat talebini ise incelenmeden reddetmiştir. Ancak Yargıtay, geçersiz bir harici satış sözleşmesi olsa bile tarafların verileni geri isteme hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, davacının tazminat talebiyle ilgili araştırma yapılmamış olması sebebiyle karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleridir.
7. Hukuk Dairesi         2022/271 E.  ,  2022/724 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, 2. kademede tazminat talebi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.03.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, adi yazılı sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil, 2. kademede tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, taraflar arasında yapılan 18.03.1987 tarihli 2816 numaralı ortaklık sözleşmesi ile davalı şirkete ait ...,... parsel sayılı 3.158.000 metrekare yüzölçümlü taşınmazda 11 hisseye karşılık 5.500 metrekare yerin davacıya satışının yapıldığını, sözleşme uyarınca arazinin mülkiyetinin davacıda olmak üzere davalının arazide ağaçlandırma, tesis yapma, işletme, imar, ifraz, turistik tesisler yapma, özel parselasyon ve araziyi kıymetlendirici her türlü teşebbüs ile çalışmayı yapma hakkını davalıya tanındığını, şirketin taahhüdünün ise davacıya mülkiyeti geçirmek, kuracağı işletmede hak vermek ve yıl sonunda arazi işletmesi karşılığı olarak ürün dağıtımından hissesi oranında yararlandırmak olduğunu, ortaklık sözleşmesi uyarınca 22.07.1986 tarihinde 50.000,00 TL peşin ödeme yapıldığını, ayrıca senetler düzenlendiğini, taşınmaz bedelinin ödenmesine rağmen davalı tarafın davacı tarafa pay devrini yapmadığını, ürün dağıtımından yararlandırma ve devre tatil taahhütlerini de yerine getirmediğini, 1332 parsel sayılı taşınmazdan imar uygulaması ile pek çok yeni parselin oluştuğunu belirterek 602 ada 1 parsel ve 618 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davalı şirket adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, 2. kademede davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi sonrası yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili cevap ve beyan dilekçelerinde özetle; davacının, müvekkili olan şirketin 2905 ortağından biri olduğunu, davacının ödediği para karşılığında davacıya hisse senedi verildiğini, şirket defterinde nama yazılı hisse kaydı olduğunu, davacının zararının söz konusu olmadığını, şirketin ana sözleşmesinde paylı tapu verileceğine dair herhangi bir amacın bulunmadığını, ekonomik koşullar nedeniyle davalı şirketin ortaklarına kar dağıtamadığını, devre tatil hizmetinin davalı şirketin bir hizmeti olduğunu, konaklama imkanının sağlandığını, ancak davacı tarafın herhangi bir talepte bulunmadığını, taraflar arasında resmi yazılı bir sözleşme bulunmadığından davacının dava konusu taşınmazların devrini talep etme hakkı bulunmadığını, davacının dosyaya ibraz ettiği ödeme belgeleri incelendiğinde davacının dava dışı ... ve ... A.Ş'ye ödemeler yaptığının görüldüğünü, ...'nun 14.09.1987 tarihinden sonra davalı şirketin yönetim kurulunda bulunmadığını, ödeme belgelerinden davacının 14.09.1987 tarihinden sonra da ...'na bir kısım ödemeler yaptığının görüldüğünü, davacının husumeti ödeme yaptığı kişilere yöneltmesi gerektiğini, davalı şirket kayıtlarında davacının ödemesine rastlanmadığını, 1332 parsel sayılı taşınmazın 09.12.1996 tarihli imar düzenlemesi ile çeşitli büyüklükte ada ve parsellere ayrıldığını, bu taşınmazlardan büyük bir bölümünün davalı şirkete ödemelerini düzenli olarak gerçekleştiren pay sahibi hissedarlara devredildiğini, davalı şirketin uhdesinde 124 adet parselin kaldığını, tazminat taleplerinin zamanaşımı süresi içerisinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18.02.2020 günlü ve 2019/896 Esas, 2020/2332 sayılı Kararında özetle ".... davacının, davalı şirketin ortağı olduğu, şirket hisse devrinin karşılığı gereği davacıya verilmesi gereken taşınmazın aynı ve bedelinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle ticaret mahkemesinin görev alanında kaldığı ve davanın bu sıfatla görülmesi gerektiği halde, mahkemece ara kararla sıfat değişikliği yapılarak Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davanın görülüp karara bağlanması gerekirken, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılması usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak ticaret mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı, TMK'nin 706, BK'nin 213 (6098 sayılı TBK'nin 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez.
    Harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.” Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir.
    Somut olayda; taraflar arasında 18.03.1987 tarihli 2816 sayılı " ... Üretim Çiftliği Ortaklık Taahhüt Sözleşmesi" başlıklı adi yazılı sözleşme düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil ve 2. kademede tazminat istemi ile dava açılmıştır. Harici satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Resmi biçimde yapılmayan adi yazılı sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceğinden, davacının tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne varki, davacının 2. kademede tazminat istemi bulunmaktadır. Tapulu taşınmazların devrine ilişkin yapılan harici sözleşmeler geçersiz olsa da taraflar verdiklerinin iadesini isteyebileceğinden, mahkemece, dava konusu geçersiz sözleşmenin tasfiyesi ile ödenen bedelin iadesi istemi yönünden araştırma yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara