Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2182 Esas 2022/734 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2182
Karar No: 2022/734
Karar Tarihi: 07.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2182 Esas 2022/734 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, Amerika’da cezaevinde tutuklu kalan mirasbırakanı Haydar Bayramoğlu’dan miras yoluyla intikal eden ve edecek miras hak ve hisselerini davalıya devrettiği sözleşmenin iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, sözleşmenin resmi belge niteliğinde olduğu ve davacı tarafından aksinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerine göre sözleşmenin geçersiz olduğunu ve davacının haklı olduğunu belirterek kararı bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu’nun “Miras” başlıklı 20. maddesi
- Türk Medeni Kanunu’nun \"Miras payı üzerinde sözleşme\" başlıklı 677. maddesi
- Türk Medeni Kanunu’nun “Vasinin rızası” başlıklı 451. maddesi
- Türk Medeni Kanunu’nun “İzin, I. Vesayet makamından” başlıklı 462. maddesinin 9. bendi
7. Hukuk Dairesi         2021/2182 E.  ,  2022/734 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04/07/2017 tarihinde verilen dilekçeyle miras payı devri sözleşmesinin iptali talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11/12/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

    KARAR

    Dava, miras payının devri sözleşmesinin iptali isteğine ilişkindir. ... ’nun terekesinden intikal edecek işlemler için cezaevinde vekalet verdiğini, müvekkilinin Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra feragatname imzaladığını öğrendiğini, feragatnamenin MÖHUK ve TMK maddeleri uyarınca hile ile davacı aldatılarak imzalatıldığından iptalini talep etmiştir.
    Davalı; davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, dava konusu belgenin resmi belge niteliğinde olduğu, aksinin aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanması gerektiği, davacı tarafça bu nitelikte belge sunulmadığı, davacının vasi atanmadan belge imzalaması durumunda da haklarından davalı lehine feragat etmiş olacağı ve kendisini bağlayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davanın miras payının devri sözleşmesine ilişkin olduğu, davalının imzası olmamakla beraber konsoloslukça düzenlemem sözleşmenin karşılıksız olarak yapıldığı, sözleşmenin hile ile yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, davacının sözleşme tarihinde kısıtlı olduğu, anılan işlemi yapmaya ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülse de miras payının devri sözleşmesinin yapıldığı ülke hukukunun maddi hukuk hükümlerinin öngördüğü şekle uygun olarak yapıldığına göre, yerel mahkemece davanın reddinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanununun “Miras” başlıklı 20. maddesi, “Miras ölenin millî hukukuna tâbidir. Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.” hükmünü içermektedir.
    Davacı ... Amerika’da cezaevinde tutuklu olduğu sırada 23.09.2010 tarihinde tarafların mirasbırakanı Haydar Bayramoğlu’ndan miras yoluyla intikal eden ve edecek miras hak ve hisselerini davalı ...’na devretmiştir.
    MÖHUK 20/2. maddesi gereğince; terekenin bulunduğu yer hukukuna tâbi olan meseleler, mirasın taksimi kapsamında ele alınır. Miras payının devrine ilişkin esaslar terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir. (ŞANLI Cemal/ESEN Emre/ATAMAN-FİGANMEŞE İnci, Milletlerarası Özel Hukuk, 8. Bası, İstanbul, 2020, s. 245) Bu bakımdan dava konusu uyuşmazlığın Türk Medeni Kanununa göre ele alınması gereklidir.
    Türk Medeni Kanununun "Miras payı üzerinde sözleşme" başlıklı 677. maddesi "Terekenin tamamı veya bir kısım üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar" hükmünü içermektedir.
    Türk Medeni Kanununun “Vasinin rızası” başlıklı 451. maddesinde ise “Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi, vasinin açık veya örtülü izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir. Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine hâkimin belirleyeceği uygun bir süre içinde onanmazsa, diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.” hükmü düzenlenmiştir.
    Yine Türk Medeni Kanununun “İzin, I. Vesayet makamından” başlıklı 462. maddesinin 9. bendine göre vesayet altındaki kişinin miras payının devri sözleşmesi yapabilmesi için vesayet makamının izni gereklidir.
    Somut olay incelendiğinde; dava konusu 23.09.2010 tarihinde düzenlenen “T.C. Los Angeles Başkonsolosluğu Feragatname” başlıklı sözleşme, niteliği itibariyle miras payının devri sözleşmesidir. Sözleşmeyle yapılan paylaşma hukuksal bir işlem olup, sözleşmede imzası bulunan mirasçıların hukuksal işlem ehliyetine sahip olması gereklidir.(Kılıçoğlu Ahmet M., Miras Hukuku, 7. Bası, Ankara, 2017, s. 405)
    Mirasçılar arasında kısıtlanmış bir mirasçı varsa, miras payının devri sözleşmesi kısıtlının namı ve hesabına vasi yapabilir veya mirasçı sezgin ise vasi, kısıtlı mirasçıya devir sözleşmesi yapmaya yetki verebilir. Ancak her iki halde de sözleşmenin geçerli olabilmesi için vesayet organının sözleşmeye izin vermesi gereklidir.(Kılıçoğlu Ahmet M., Miras Hukuku, 7. Bası, Ankara, 2017, s. 407) Yukarıda anlatılanlar ışığında Türk Hukukuna göre Amerika’da kısıtlı bulunan davacının vasisi bulunmaksızın ve vesayet makamının izni alınmadan imzalamış olduğu sözleşme geçersizdir. Mahkemece bu gerekçelerle sözleşmenin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK'nın 373/1. maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA; karardan bir örneğin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 07.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara