Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7299 Esas 2022/779 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7299
Karar No: 2022/779
Karar Tarihi: 07.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7299 Esas 2022/779 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/7299 E.  ,  2022/779 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    ...


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.03.2010 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulü ile mirasçılık belgesi verilmesine dair verilen 02.06.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin babası olan muris ... 'in İstanbul’da doğduğunu, sonrasında Suriye vatandaşlığına geçip 01.05.2002’de vefat etiğini, murisin İstanbul'da taşınmazı bulunduğunu, müvekkillerinin de Suriye vatandaşları olduklarını, Halep Şeriat Mahkemesi'nin 15.06.2005 sayılı ve 18.04.2005 tarihli mirasçılık belgesinde de müvekkillerinin mirasçı olarak yer aldıklarını, Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/236 Esas sayılı dosyasından verilen yetki belgesine istinaden muris ... 'in mirasçılarını gösterir veraset ilamının düzenlenmesini talep etmiştir.
    Davalı Maliye Hazinesi'ne izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca Suriye uyruklu şahıslara ait gayrimenkullerin mirasçıları Türk olsa dahi mirasçılara geçmeyeceğini, Suriye uyrukluların Türkiye’de bulunan taşınmaz mallarına yönelik Bakanlar Kurulu’nun 13.11.1939 gün ve 2/10250 sayılı ve 18.1.1966 tarih 4/7104 sayılı kararnamesi ile takyitler konulmakla her türlü değişim ve ayni hak tesisinin yasaklandığını, Dışişleri Bakanlığı’nın 12.09.2005 tarihli yazısında da 1983 yılında yürürlüğe giren ve adli yardımlaşmaya ilişkin olarak ülkemiz ile Suriye arasında imzalanan tek anlaşma Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Sözleşmesinin incelenmesinden, suçluların iadesine ve ceza işlerinde adli yardımlaşmaya ilişkin hükümler ihtiva ettiği, ancak hukuki belgelerin tenfizine veya hukuk işlerinde adli yardımlaşmaya ilişkin bir düzenleme içermediği, hususlarının belirtildiğini beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasında gayrimenkul mallar edinimi yönünden karşılıklılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle 8. Hukuk Dairesinin 26.09.2014 tarih, 2013/21821 Esas, 2014/1729 Karar sayılı ilamı ile “Süresinden sonra yapılan temyiz istemi geçersizdir. Davacılar vekilinin temyiz isteminin sürenin geçmiş olması nedeniyle HUMK'nun 432/4. maddesi hükmü uyarınca reddine" karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istemi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 tarih, 2015/4384 Esas- 2016/9405 Karar sayılı ilamı ile "temyiz isteminin süre yönünden reddine dair Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.09.2014 tarihli 2013/21821 Esas, 2014/17297 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına" karar verilerek mahkememe kararı kesinleşmiş, iç hukuk yolları tüketilmiştir.
    Davacılar vekilinin ülkeler arası karşılıklılık bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak mirasçılık belgesi verilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin başvurusuna yönelik Anayasa Mahkemesinin 02.06.2020 tarih 2017/16211 sayılı kararında; mirasçılık belgesi verilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan başvurucuların tazminat taleplerinin reddine, kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 10. Sulh Hukuk Mahkemesine (E.2010/222, K.2010/1413) gönderilmesine, karar verilmiştir.
    Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucu "Gerek dosyada yer alan bilgi ve belgeler, gerekse yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin konuya ilişkin içtihatları, Anayasa Mahkemesi'nin eldeki dosyada "mülkiyet hakkının ihlali"ne ilişkin kararı ile Yargıtay'ın yukarıda anılan içtihatları birlikte değerlendirildiğinde; önceki safahatta mahkemece verilen kararda Anayasa Mahkemesi'nin dikkat çektiği mevzuat ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili içtihatlarının nazara alınmamış olduğu, esasen talebin mirasçılık belgesinin verilmesine ilişkin olup, mirasçılık belgesinin verilmesinden sonra ilgilisince tereke konusu taşınmaz mallara ilişkin yapılacak tasarrufların bir sınırlandırmaya tabi olup olmamasının tasarrufun yapılacağı sırada nazara alınması gerektiği, ancak bu sınırlandırmaların bu aşamada mahkemece değerlendirilip karar verilmesinin mülkiyet hakkının ihlaline yol açabileceği anlaşılmıştır." gerekçesiyle "davacıların mirasçılık belgesi verilmesi talebinin kabulü ile kararın infazı ve taşınmazların intikali sırasında, 2644 sayılı Tapu Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Kanunu, 1062 sayılı Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye'deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun, Bakanlar Kurulunun 01/10/1966 tarih ve 6/7104 sayılı ve 25/09/1967 tarih 6/8890 sayılı Kararnameleri ve ilgili Yönetmelik hükümlerindeki kısıtlamaların Suriye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu anlaşılan muris ve mirasçılar yönünden dikkate alınmasına" karar verilmiştir.
    Hükmü davacılar vekili, gerekçeli kararda yer alan kısıtlamalar kaldırılarak ve ...,... 'in aynı kişiler olduğunun da karara derc edilerek verilen kararın düzeltilerek onanmasını, bu mümkün olmadığı takdirde kararın bozulmasına karar verilmesi istemi ile temyiz etmiştir.
    Mirasçılık belgesi, mirasçıların miras bırakanla irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 517. maddesi hükmüne göre miras ölümle açılır. Mirasçı olabilmek için miras bırakanın ölüm gününde mirasçılığa ehil ve sağ olmak yeterlidir. Mülga 2675 sayılı Kanunun 22/1. maddesi hükmüne göre de, miras ölenin milli hukukuna tabidir. Türkiye'de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukuku uygulanır. Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
    Suriye uyruklu kişilerin Türkiye'de bulunan taşınmaz malları yönünden 1062 sayılı Kanun ile ve 13.11.1939 gün ve 2/10250 sayılı, 18.11.1957 gün ve 4/9697 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnameleri ile kısıtlamalar getirilmiş, bu kararnameler ile Suriye uyruklu kişilerin Türkiye'de bulunan taşınmazlarının her türlü tedavülü yasaklanmış, üzerlerinde ayni hak kurulması da önlenmiştir. 01.10.1966 gün ve 6/7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile de bu gibi mallara vaziyet edilmesi kararlaştırılmıştır. Anılan bu kısıtlayıcı hükümlerin Suriye uyruklu mirasçılara intikal edecek taşınmazlar yönünden de uygulanacağı kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; davacı vekili Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/236 Esas sayılı dosyasından verilen yetki belgesine istinaden muris ... 'in mirasçılarını gösterir veraset ilamının düzenlenmesini talep etmesine karşın, 23.03.2021 tarihli dilekçesinde ise tapu kaydında muris isminin farklı olması sebebiyle mirasçılık belgesi verilirken ...,... 'in aynı kişiler olduğunun da karara derc edilmesini talep etmiştir. Tapu kayıt malikiyle davacılar murisinin aynı kişi olduğunun tespiti talebi ayrı bir davanın konusunu oluşturduğundan mahkemece kararında bu talebe yer verilmeden mirasçılık belgesi isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmüştür. Bu sepele Dairemizin (Kapatılan 14. Hukuk Dairesinin) 15.11.2016 tarih, 2015/4384 Esas- 2016/9405 Karar sayılı Onama ilamının kaldırılmasına, mahkemece verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 07.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    ...


    Hemen Ara