Esas No: 2021/883
Karar No: 2022/794
Karar Tarihi: 08.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/883 Esas 2022/794 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/883 E. , 2022/794 K.Özet:
Davacı vekili, müvekkiline ait olan bir taşınmazın davalılar tarafından harici olarak satıldığını iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulundu. Davalılardan biri kabul ettiği için dava kısmen kabul edildi, ancak diğer davalıların müdahil olması nedeniyle tam bir sonuca ulaşılamadı. Mahkeme tarafından verilen karar temyiz edildi ve Yargıtay, kararın yanılgılı değerlendirme sonucu verildiğini belirterek bozdu. Elbirliği mülkiyeti kapsamında olan taşınmazdaki payların belirlenmemesi nedeniyle davacının tam bir zafer elde etmesi mümkün olmadı. Mahkeme kararı bozuldu ve davanın yeniden görülmesine karar verildi.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi, mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip olduklarını belirtir.
701 ila 703. maddelerde düzenlenen elbirliği mülkiyeti, ortaklıkta tüzel kişiliğin olmadığını ve ortakların tümüne ait olan bir mülkiyete sahip olduklarını açıklar. Ortağın ayrı mal veya hak sahipliği bulunmadığından paydaş değil ortaktır. Elbirliği mülkiyetinde ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunur. Ortaklık adına hareket etme yetkisi olmadıkça ortakların oybirliği ile karar almaları zorunludur.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair verilen 08.07.2019 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.01.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili gelmedi. Karşı taraftan bir kısım davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, bir kısım davalı murisi ...'un 379 parsel sayılı taşınmazı 10.05.2004 tarihli adi yazılı sözleşme ile müvekkiline sattığını, taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucu oluşan dava konusu ...,... ada 18 parsel sayılı taşınmazların davalı murisleri ... ile ... adına tescil edildiğini belirterek, davalıların murisleri ... ile ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... , tapu harç ve masrafları davacı yana ait olmak üzere ve ayrıca aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi koşuluyla davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Bir kısım davalı vekili ise, tapuya kayıtlı bir taşınmazın haricen satışının hukuken mümkün olmadığını, davacının taşınmaza ev yapmasının onu işgalci durumundan kurtarmayacağını, davacının dayandığı sözleşmenin delil niteliğinin olmadığını, satıcının ve davalıların murisinin isimlerinin aynı olmadığını, muris ...’un okuma yazma bilmediğini, taşınmazın satış sözleşmesinden 35 yıl önce satın alındığını kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 19.11.2018 tarih, 2016/8345 Esas, 2018/7930 Karar sayılı ilamıyla, gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olduğu ve davalılar ..., ... ile ...'ın vekili olduğunu söyleyen Av. ...'a ait vekaletnamenin dosya arasına alınmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazın devrine ilişkin harici satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçerli olmadığı ve davalı ... ’un davayı kabul ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davayı kabul; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir (HMK.m.308). Davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı (açık) bir irade beyanı ile olur. Davayı kabul, dilekçeyle veya duruşmada sözlü olarak yapılır. Davayı kabulün geçerliliği için, davacının rızasına ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur.
Davayı kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Davayı kabul ile dava tamamen veya (kısmi kabulde) kısmen sona erer. Davalının davayı (tamamen) kabul etmesi üzerine, kabulün geçerli olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın son bulduğu kanısına varan mahkeme, kabul nedeni ile davanın kabulüne karar verir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca, mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen elbirliği mülkiyetinin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural Türk Medeni Kanununun 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde yer alan tapu kayıtlarının incelenmesinde, dava konusu 7594 ada 18 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 7600 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 36200/42277 hissesinin davalılar ..., ..., ..., ... ve ... murisi ... (...) adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Adı geçen davalılar arasında elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğundan davalı ... ’un davayı kabul etmesi nedeniyle dava konusu 7600 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki miras hissesinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru olmayıp, bu hükmün infaz edilmesi de mümkün değildir. Öte yandan, mahkemece dava konusu 7594 ada 18 parsel sayılı taşınmaz yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlenmeyle yazılı şekilde karar verildiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.