Esas No: 2021/2567
Karar No: 2022/861
Karar Tarihi: 09.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2567 Esas 2022/861 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2567 E. , 2022/861 K.Özet:
Davacı, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talep etti. Davacı, tapu tahsis bedelini ödediğini ve lehine tapu kaydına şerh konulduğunu belirtti. Mahkeme, imar uygulaması yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Davacının temyiz başvurusu reddedilince, davacı kararı temyiz etti. Tapu tahsis belgesinin yalnızca fiili kullanmayı belirleyen bir zilyetlik belgesi olduğu ve tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunmasının yeterli olmadığı belirtildi. İmar planı veya ıslah-imar planlarının yapılmış olması, tapu tahsis belgesine göre bir başka yerden tahsis yapılmamış olması, tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması, tahsise konu yerin tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması ve tapu tahsis bedelinin ödenmiş olması gibi koşulların da bulunması gerektiği belirtildi. Mahkeme, bu koşulları yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verdiği için karar bozuldu. İlgili kanun maddeleri ise şu şekildedir: 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
...
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/03/2016 tarihinde verilen dilekçeyle tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13/12/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalı Hazine adına kayıtlı ... parsel sayılı taşınmazın 450 m2’sinin davacı adına tahsis edilerek tapu tahsis belgesi verildiğini davacının tapu tahsis bedelini ödediğini ve buna istinaden lehine tapu kaydına şerh konulduğunu, taşınmazda imar uygulaması yapıldığını belirterek, 3290 sayılı Kanun ile değişik 2981 sayılı Kanunun 10/c-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan DOP oranının belediye başkanlığından sorulmasını, 209 parselde bu oranda DOP indirimi yapıldıktan sonra kalan miktarın davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar uygulaması yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş davacı vekili kararı temyiz etmiştir.
Dava dışı ... lehine 209 parselde 400 m2 yer için 25/05/1987 tarihli tapu tahsis belgesi düzenlenmiş olup, hak sahibi bu belgeden kaynaklanan şahsi hakkını İskenderun 1. Noterliğinin 10/01/1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davacının murisi ... ’a temlik etmiştir. Davacı mirasçılardan biri olduğundan öncelikle murise ait veraset ilamı temin edilerek davacı tarafa diğer mirasçıların bu davaya muvafakatlarının temini, mümkün olmadığından terekeye temsilci tayini için süre verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken mirasçılardan sadece davacı tarafından açılan dava üzerine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması,
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir.
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dosya kapsamında bulunan fotokopi satış vaadi sözleşmesinin aslı yahut onaylı suretinin temin edilmesi gerekmektedir. Bunun yanında tapu tahsis belgesinin bulunduğu taşınmazın bir kısmında uygulama imar planı bulunduğu belirtildiğinden imar planı temin edilerek tapu tahsis belgesinin bulunduğu yerin imar planında kalıp kalmadığı, konut alanınında olup olmadığının tespiti gerekir. Bu hususta bilirkişiden ek rapor alınarak yahut gerekiyorsa taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak yukarıda belirtilen koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilerek karar verilmesi gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1 maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 09/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.