Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8544 Esas 2022/866 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8544
Karar No: 2022/866
Karar Tarihi: 09.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8544 Esas 2022/866 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Aslında iki ayrı dava olan tapu iptali ve tescil ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkin davaların birleştirilmesine karar verilmiş, ancak mahkeme bu iki davayı birlikte yürütmüştür. Davacı, taşınmazın miras yoluyla kendisine intikal ettiğini ancak davalılar adına kayıtlı olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Birleştirilen davada ise davacı, davalı ile yaptığı satış vaadi sözleşmesine dayanarak davalıya ait miras hissesinin tapuya tescil edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, bu iki davada da kısmi olarak davacı lehine karar vermiş, ancak kararlar daha sonra yapılan incelemede eksiklikler tespit edilerek bozulmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 29. maddesi taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin resmi şekil şartına bağlı olduğunu belirtirken, 237. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 89. maddeleri bu tür sözleşmelerin tam iki tarafa borç yüklediğini ve kişisel hak sağladığını vurgulamaktadır. Ayrıca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 716. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil davası açan kişinin kendi edimlerini yerine getirmiş olması gerektiği belirtilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi ise hüküm sonuç kısmında verilen hükümlerin her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık ve şüphe uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini belirtmektedir.
7. Hukuk Dairesi         2021/8544 E.  ,  2022/866 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : ... vd.
    ...
    : ...
    Davacı tarafından, davalılar aleyhine 29/01/2016 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil birleştirilen davada 28/04/2016 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 28/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl dava, tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı; muris ... 'e ait Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/2091-2060 Esas ve Karar sayılı mirasçılık belgesinde murisin eşi olmasına rağmen mirasçı olarak gösterilmediğini, Adana ili, ...,... Mevkiinde bulunan 4 parsel sayılı taşınmazın davalılar ..., ..., ... ve ... adına tapuda intikal ettiğini, mirasçılık belgesinin iptali istemli dava açtığını, Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.05.2013 tarihli 2013/78 Esas ve 2013/542 Karar sayılı mirasçılık belgesi ile Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesine ait mirasçılık belgesinin iptal edildiğini, muris ... 'ün mirasçısı olduğunun sübut bulduğunu belirterek muris eşi ... 'den miras yolu ile intikal eden 4 parselde davalılar adına kayıtlı olan hisselerin miras hissesi oranında iptaline karar verilerek adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Birleştirilen davada davacı ... vekili, davalı ... ile akdedilen 09.09.2011 tarihli Adana 14. Noterliğine ait 32216 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile davalının 4 parselde yer alan hak ve hisselerinin tamamını satmayı vaadettiğini, davalıya sözleşmedeki bedelin tamamı ödenmesine rağmen murisinden gelen hisseyi devretmediğini, davalı tarafından miras hissesinin tapuya tescili için açılan Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/54 Esas sayılı davası ile birleştirilmek üzere işbu davayı açtığını, davalıya ait miras hissesinin iptali ile davacı adına tescilini, mahkeme aksi kanatte ise taşınmazın günümüzdeki rayiç değerinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Birleştirilen davada davalı ..., satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğinde taşınmazda hissesi olmadığını, daha sonra da satmaktan vazgeçtiğini dile getirmiştir.
    Davalılar ..., ..., ... duruşmada; davacının murisin nikahlı eşi olduğunu, önceki mirasçılık belgesi hatalı olduğundan tapuda adına kayıt yapılamadığını, daha sonradan aldığı mirasçılık belgesi ile davacı ...'ın mirasçı olduğunu ispatladığını ve intikalen gelen bu hisseyi davalılardan ...'a devrettiğini söylemişlerdir.
    Mahkemece, "asıl davanın kabulü ile; davacı ...'ın dava konusu ...,... Mevkiinde bulunan 4 parselde 1/4 oranında hissesi olduğunun tespitine, birleştirilen Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/299-493 Esas ve Karar sayılı dosyasında ... tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiş olduğundan, tescil konusunda karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/299-493 Esas ve Karar sayılı dosyada davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne" karar verilmiştir.
    Davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından tavzih talep edilmesi üzerine 20.09.2016 tarihli "Düzeltme Kararı" başlıklı karar ile "Davacı ...'ın açtığı tapu iptali davası kabul edilmiş ancak daha önceden bu hissesini ...'a satış vaadi sözleşmesiyle satmış olduğundan ve tapu iptali ve tescil davası kabul edildiğinden mevcut tapu kaydındaki hisseler de mahkemece verilen karara uygun tescil edildiğinden tavzih talebinin reddine" dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı-birleştirilen davacı ... vekili temyiz etmiştir.
    Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 29.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Hiç kuşkusuz karşı taraftan borcun ifasını talep eden kişinin kendi edimlerini yerine getirmiş olması gerekir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2.maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Somut olaya gelince; mahkemece davacı ...'nin başvurusu üzerine Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesine ait 21.05.2013 tarihli 2013/78 Esas ve 2013/572 Karar sayılı mirasçılık belgesi ile Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/2091 Esas ve 2060 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilerek davacının, ... mirasçısı olduğunun tespit edildiği, bu ilam uyarınca davacının taşınmazda 1/4 oranında hissedar olması gerektiği ancak davacının davaya konu taşınmazdaki hissesinin tamamını Adana 14. Noterliğinin 32216 yevmiye nolu 09.09.2011 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...'a 8.000,00TL karşılığında sattığı ve parasını aldığı, yapılan bu devir nedeniyle asıl davacı ...'ın taşınmazda hissesi kalmadığından asıl davacı adına hissenin tesciline yönelik hüküm kurulmaksızın 4 parselde 1/4 oranında hissedar olduğunun tespitine, birleştirilen dava kabul edildiğinden tescil konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı ... adına tescil hükmü kurulması gerekirken infaz kabiliyeti bulunmayacak şekilde tespit ile yetinilmesi doğru değildir.
    Öte yandan birleştirilen davada davacı ...'ın davalı ...'ın miras hissesini satın aldığından bahisle adına tescili istemli açtığı davanın da kabulüne karar verilmiş olup satış vaadinde yer alan taşınmazın kütük bilgileri, vaat borçlusu ...'ın hisse bilgileri gösterilmeksizin ve bu hissenin iptaline karar verilmeksizin vaat alacaklısı ... adına tesciline dair hüküm tesisi de doğru değildir.
    Kabule göre de; davaların birleştirilmesi ve ayrılması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166 ve 167. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı ... ketmi verese nedeniyle yolsuz tescil isteğine dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş, birleştirilen davacı ... taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat isteminde bulunmuştur. Her ne kadar mahkemece bu iki davanın yargılaması birlikte yapılmış ise de; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. maddesi gereğince yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesinin sağlanması için satış vaadi sözleşmesine dayalı açılan tapu iptali ve tescil davası tefrik edilmeli, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının sonucu beklenmeli, ardından ...'ın açtığı taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası hakkında bir hüküm kurulması gerekmektedir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmadan her iki davanın birlikte yürütülmesi de doğru olmamış, hükmün belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı-birleştirilen davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara