Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2630 Esas 2022/916 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2630
Karar No: 2022/916
Karar Tarihi: 10.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2630 Esas 2022/916 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/2630 E.  ,  2022/916 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    ...

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/04/2018 tarihinde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/11/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili ile davalılardan Merzifon Tapu Müdürlüğü vekili tarafından ayrı ayrı talep edilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalı ... müdürlüğü vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne dair verilen kararın davalılardan Merzifon Tapu Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

    K A R A R

    Dava, tapudaki kaydın terkinine ilişkindir.
    Davacılar vekili, davaya konu 1130 ada 10 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazın tamamı davalılardan ... üzerine kayıtlı iken Ankara 48. Noterliğince verilen 80457 yevmiye nolu 02.03.2010 tarihli sahte vekaletnameyle dava dışı ...'un, adı geçen taşınmazı 13.08.2010 tarihli resmi senetle 16.000,00 TL bedel karşılığında dava dışı ...’ya sattığını, bu kişinin de taşınmazı müvekkillerinden ...’e 19.10.2010 tarihinde sattığını, bu müvekkilinin de 20.01.2011 tarihinde taşınmazda 7-8 bağımsız bölümlük kat irtifakı tesis ettiğini ve kendisinin 1 nolu bağımsız bölümü uhdesinde tutup gerikalan dairelerin diğer davacılar tarafından ayrı ayrı satın alındığını, tüm bu satış işlemlerinden sonra davalılardan ...’in tapuya başvurması sonucu kendisinden habersiz olarak yapılan satışları öğrenmesiyle taşınmazların tapu kaydı üzerine 29.03.2013 tarihinde, “sahte vekaletname ile satış yapılmıştır” şeklinde bir kayıt yazdırdığını, müvekkillerinin, tapuya güven ilkesi gereğince taşınmazları edindiklerini, vekaletnamenin sahte olduğunu bilmediklerini ve her beyanın tapu kütüğünde gösterilebilme olanağını bulunamayacağını belirterek; 1130 ada 1, 2, 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu bağımsız bölümler üzerindeki “sahte vekaletname ile satış” kaydının kaldırılmasını talep etmiştir.
    Davalılardan ... vasisi ... vekili, davaya konu taşınmazın sahte vekaletname ile dava dışı ... adına yolsuz olarak tescil edilmesinden hemen sonra Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ve ilgili tapu müdürlüğü aleyhine de tazminat davası açıldığını, kaydın konulmasında müvekkilinin bir inisiyatifinin bulunmadığını, bunun tapu müdürlüğü tarafından yönetmelikler gereği yapılan mutad bir işlem olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, satışın baştan itibaren yolsuz olduğunu ve davacıların tapuya güven ilkesinden yararlanamayacağını, tapu aleyhine açılan tazminat davasının bekletici mesele yapılmasını belirterek davanın reddini savunmuş; davalılardan Tapu Müdürlüğü vekili de davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacılar vekili ile davalılardan Merzifon Tapu Müdürlüğü vekili tarafından ayrı ayrı istinaf talebinde bulunulması üzerine “davalı vekilinin istinaf isteminin HMK.nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile; Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/11/2020 tarih, 2018/227 Esas 2020/349 sayılı Kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
    Bu karar, davalılardan Merzifon Tapu Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir. Husumet, maddi hukuka göre belirlenen ve dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkiye yönelik olup sübjektif hakla ilgili bir davada davacı olma sıfatı aktif husumet olarak; sübjektif hakkın talep edildiği davalı olma sıfatı ise pasif husumet olarak adlandırılmaktadır. Bir davanın tarafları, davaya konu hakka ilişkin taraf olma sıfatına sahip değillerse, başka bir deyişle, davacı olarak gösterilen kişinin taraf sıfatının olmadığının anlaşılması halinde aktif husumet yokluğundan davanın reddine; davalı olarak gösterilen kişinin taraf sıfatının olmadığının anlaşılması halinde ise pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmelidir.
    Somut olaya gelince; davaya konu taşınmaz 1130 ada 10 parsel üzerinde olup niteliği “dört katlı betonarme karkas bina ve arsası”dır. Taşınmazın kat irtifakı tesisi ise 20.01.2011 tarihinde yapılmış, 06.10.2011 tarihinde ise kat mülkiyeti kurulmuştur. Davaya konu taşınmazların tapu kaydında, “ana gayrimenkuldeki arsa üzerinde ...’in ...’ya satış işleminde...sahte vekaletname ile satış yapılmıştır” şeklinde 20.03.2013 tarihli kayıt bulunmaktadır.
    Tapu sicil tüzüğünün “şerhler sütunu” başlıklı 46. maddesi, “Kütüğün şerhler sütununa kişisel haklar, tasarruf yetkisini kısıtlayan veya yasaklayan şerhler, geçici tescil şerhleri ile kanunlarda öngörülen diğer hususlar yazılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Davaya konu kayıtla alakalı olarak ilgili tapu müdürlüğünün tapu siciline ilişkin kütüğün tutulmasından dolayı kusursuz sorumluluğu bulunmakta ise de tapu kaydındaki şerhin terkininde aslolan husumetin şerh lehtarı veya lehtarlarına yöneltilmesi olup ancak şerh lehtarının bulunmaması halinde kütüğün düzgün tutulmamasından dolayı ilgili tapu müdürlüğüne husumet yöneltilebilir.
    Eldeki dosyada şerh lehtarı olarak bilinen davalılardan ...’e husumet yöneltilmiş olduğundan bu durumda ilgili tapu müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin gerekliliği bulunmamaktadır. Bu nedenle tapu müdürlüğünün davalı olarak taraf sıfatı bulunmadığından kurum aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden tapu müdürlüğünün yükümlü tutulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 10.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Hemen Ara