Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/275 Esas 2013/3959 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/275
Karar No: 2013/3959
Karar Tarihi: 19.06.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/275 Esas 2013/3959 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2013/275 E.  ,  2013/3959 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... geldi. Davalı ihbar olunan vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, temlik alınan alacağın bir bölümünün tahsili için başlatılan icra takibinin iş sahibi şirket vekillerinin itirazı üzerine durması sonucu itirazın iptâli, icra takibinin devamı, icra inkâr tazminatının tahsili; iş sahibi şirket tarafından açılan karşı dava ise temlik nedeniyle ödenen bedelin istirdadı ve %40 tazminatın tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece her iki davanın reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre karşı davacı iş sahibi şirketin karşı davanın reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddi gerekmiştir.
    2-Taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı iş sahibi şirket ile ihbar olunan yüklenici şirket arasındaki 23.10.2007 tarihli sözleşmenin 13.5. maddesinde, yüklenicinin sözleşme konusu işlerden doğan hakediş alacaklarını, teminatları ve iş avansını hiçbir şekilde başkalarına temlik edemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Sözkonusu madde temlik yasağını içermektedir. Sözleşmedeki temlik yasağına rağmen, ihbar olunan yüklenici şirket, davacıya 25.01.2008 tarihli temlik sözleşmesiyle birmilyon Türk lirasını temlik etmiş, davalı iş sahibi şirket de 2008 yılı Şubat ayında temlik alan davacıya 312.594,00 TL ödeme yapmıştır. Davacı temlik alanın, temlik belgesinde yazılı olan miktardan 450.000,00 TL’nin... 5. İcra Müdürlüğü’nün 2008/2655 sayılı takip dosyası ile tahsilini istemesi sonucu, davalı iş sahibi vekili icra dosyasına verilen itiraz dilekçesinde ve yargılama sırasındaki beyanında temlikin geçerli olmadığını, ödemenin hataen yapıldığını savunmuştur. Davalı iş sahibi şirket ile ihbar olunan yüklenici şirket arasındaki sözleşmenin 13.5. maddesinde temlik yasağı kararlaştırılmışsa da

    davalı iş sahibi şirket bu yasağa rağmen 312.594,00 TL’yi davacıya ödemekle temlik yasağını kendisi ortadan kaldırmıştır. Davalı iş sahibi anonim şirket olup, sözkonusu bedeli hataen ödediği savunmasına da geçerlilik tanınması mümkün görülmemiştir. Davalı iş sahibi vekili temlikin muvazaalı olduğu savunmasında bulunmuşsa da, iş sahibi şirketin bu konuda iddiasını kanıtlayıcı bir delili dosyaya sunamamış olması, dava ihbar olunan yüklenici şirketin de daha sonraki beyanlarında muvazaa iddiasını kabul etmemesi dikkate alınarak bu savunmaya da değer verilememiştir. Davalı iş sahibi şirketten alacağı varsa, yüklenici şirketin bu alacak miktarını geçmemek kaydıyla temlik işlemi yapmasının yasal engeli bulunmamaktadır.
    Davalı iş sahibi şirket vekili 11.11.2008 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde ihbar olunan yüklenici şirketin kendilerinden alacaklı olmadığını da savunmuştur. Temlik eden ancak mevcut olan alacağını temlik edebilir. Temlik alanın iyiniyetli olması dahi, temlik edenin sahip olduğu haklardan fazlasına temlik sonucu hak kazanmasını sağlayamaz. Bu kural uyarınca temlik eden ihbar olunan yüklenici şirketin, davalı iş sahibi şirketten alacaklı olup olmadığının, alacaklı ise miktarının belirlenmesi zorunludur. Mahkemece bu konuda herhangi bir inceleme yapılmadan temlik alanın davasının temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
    Dosyada bulunan 06.03.2008 tarihli fesih sözleşmesi ile davalı iş sahibi şirket ile ihbar olunan yüklenici şirket arasındaki 23.10.2007 tarihli sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Yüklenici şirketin davalı iş sahibi şirketten alacağı olup olmadığının ve miktarının belirlenmesi için fesih sözleşmesindeki düzenlemelerin de dikkate alınması zorunludur.
    Yapılacak iş; konunun uzmanı bilirkişi kurulundan rapor alınarak 06.03.2008 tarihli fesih sözleşmesi de dikkate alınmak suretiyle yüklenici ihbar olunan şirketin davalı iş sahibi şirketten temlik alana ödenen 312.594,00 TL dışında alacağı olup olmadığının hesaplattırılmasından, temlik alan tarafından açılan itirazın iptâli davasının bunun sonucuna göre değerlendirilmesinden ve hüküm oluşturulmasından ibarettir.
    Eksik inceleme ile asıl dava yönünden verilen red kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı iş sahibi şirketin karşı davanın reddine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın asıl dava yönünden temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, 990,00"ar TL vekâlet ücretinin temyiz eden taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-k.davalıya geri verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-davacıdan alınmasına, 19.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara