Esas No: 2021/2632
Karar No: 2022/961
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2632 Esas 2022/961 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2632 E. , 2022/961 K.Özet:
Davalı, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilen taşınmazdaki hissenin satın alındığını iddia ederek, davanın reddedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, hesaplanan şufa bedelinin depo edildiğine dair bulgulara dayanarak davayı kabul etmiş, ancak davalı vekili bu kararı istinaf etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Ancak dava konusu taşınmazda fiili taksim olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı ve keşif mahallinde tanıkların beyanları alınmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur. Davalının fiili taksim iddiası usulüne uygun olarak incelenmediği için yeni bir keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede, HMK'nın 288. ve 290. maddeleri gereğince taşınmazda usulüne uygun keşif yapılması ve eylemli paylaşmanın mevcut olup olmadığının saptanması istenmektedir.
Kullanılan Kanun Maddeleri:
- TMK'nın 2. maddesi (dürüst davranma kuralı)
- 6100 sayılı HMK'nın 288/1. maddesi (keşif yapılması)
- 6100 sayılı HMK'nın 259/2. maddesi (tanıklığın yapılması)
- 6100 sayılı HMK'nın 290/2. maddesi (keşif sırasında tanık ve bilirkişi dinlenmesi)
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
...
...
Davacı tarafından, davalı aleyhine 31.07.2015 tarihinde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.11.2019 günlü hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekilince talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; müvekkilinin kızı ...,... ada, 1 parselde arsa niteliğindeki taşınmazın 669/7020 hissesinin maliki olduğunu, davalı ...'in ise dava konusu taşınmazdaki 707/2340 arsa payını 05/05/2014 tarihinde iktisap ettiğini, davalının iktisap ettiği 707/2340 payın 1803,13 m²'ye isabet edip ödenen alım satım bedelinin ise 200.000,00 TL olduğunu beyan ederek; davalı adına olan hissenin tapusunun iptali ile davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; söz konusu hisselerin, satıcı ... 1.027.000,00 TL ödenerek satın alındığını, şufa hakkının kullanılması ile satış yapılan tarih arasında uzun bir zaman geçtiğini, bölgede yapılan yatırımlar sebebiyle gayrimenkul fiyatlarının önemli ölçüde arttığını, gayrimenkul bedelinin keşfen tespitinin gerektiğini, davacının eksik harç yatırdığını iddia ederek, haksız ve hukuka aykırı taleplere dayalı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonrasında; hesaplanan şufa bedelinin süresinde depo edildiği, bu bedel üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle; "davanın kabulüne, ...,... sayılı taşınmazda davalının 707/2340 hissesinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 28/01/2021 tarih 2021/21 Esas, ve 2021/134 Karar sayılı ilamı ile; davalı vekilinin istinaf başvuru isteminin esastan reddine karar vermiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; davalı vekili yargılama aşamasında fiili taksim iddiasında bulunmuş olduğu gibi, temyiz dilekçesinde de fiili taksim iddialarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından fiili taksim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan, yerel mahkeme kararı bu yönüyle değerlendirilip tartışılmadan verilen istinaf kararı doğru görülmemiştir.
Şayet önalım davalarında fiili taksim söz konusu ise;
- Davalı, davanın her aşamasında fiili taksim savunmasında bulunabilir.
- Fiili taksim hususunun mahkemece de re’sen gözetilmesi gerekir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri, kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu durumda savunmanın genişletilmesi de söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 288/1. maddesi; "Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir." hükmünü içermektedir.
Yine aynı yasanın 259/2. maddesi; "Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir." hükmünü, 290/2. maddesi ise; "Mahkeme keşif sırasında tanık ve bilirkişi dinleyebilir. Keşif sırasında, yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanak düzenlenir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/25 md.) Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır. Plan, çizim, fotoğraf gibi belgeler de tutanağa eklenir." hükümlerini düzenlemektedir.
Somut olaya gelince; mahkemenin dava konusu taşınmazda fiili taksim olup olmadığı hususunda yaptığı araştırma yeterli değildir. Fiili taksim olgusu mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiğinden, öncelikle yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişi isimleri tespit edilmeli, sonrasında mahalli bilirkişiler ve tarafların gösterdikleri tanıklar yapılacak keşifte ve taşınmazın başında dinlenilmelidir. Önalım hakkını kullanan paydaşların ve davalılara pay satanların taşınmazdaki kullandıkları yerlerin ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Bilirkişilerden; keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli krokili rapor hazırlanması istenmelidir. Tüm bu işlemlerin akabinde, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı tespit edilerek bir karar verilmelidir.
Ne var ki; yukarıda anılan yasa hükümlerine aykırı olarak yargılama aşamasında mahkemece dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif hiç yapılmamış, davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunması usulüne uygun olarak araştırılmamıştır. Tarafların gösterdikleri tanıkların beyanları, mahalli bilirkişi beyanları ve özellikle davalı vekilinin fiili taksime yönelik iddiaları mahkemece keşif mahallinde dinlenip tutanak altına alınması gerekirken, usule aykırı olarak duruşma sırasında dinlenilmeleriyle yetinilmiştir.
O halde HMK'nın 288. ve 290. maddeleri gereğince mahkeme hakimi huzurunda taşınmaz başında bilirkişilerin, tarafların ve tanıkların hazır bulundurulması suretiyle usulüne uygun keşfin yapılması gerekir. Bu cümleden olmak üzere; HMK 259/2 maddesi gereğince yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişiler, tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek, taraf beyanları ve savunmaları alınıp, tarafların beyan ve savunmalarına ilişkin olarak mahkeme hakimince edinilen mahkeme gözlemi de tutanağa yazılarak, tutanakta ayrıca davacının kullandığı ve davalıya pay satan ... 'nin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşmanın mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 28.01.2021 tarih 2021/21 Esas, 2021/134 sayılı Kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın bir örneğinin BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE, dosyanın kararı veren İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE 10.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.