Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/1912 Esas 2019/89 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1912
Karar No: 2019/89
Karar Tarihi: 14.01.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/1912 Esas 2019/89 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, kendisi aleyhine başlatılan icra takibinin asıl borçlu olan babası tarafından imzalatılan kambiyo senedinden kaynaklandığını, senedin tanzim tarihinin kendisi henüz 18 yaşını doldurmadan önce olduğunu ve fiil ehliyetine sahip olmadığı için takibin iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Ancak davalı, senedin both davacının ve babasının imzasının bulunduğunu ve davacının babasının bu işlem için onay verdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, mümeyyiz küçüklerin veli veya vasisinin başlangıçta iznini almadan yaptıkları borçlandırıcı işlemlerin sonradan kanuni temsilcisinin vereceği icazet ile tamamlanmış olduğunu ve bu borçlandırıcı işlemin başlangıtan itibaren hukuki geçerlilik kazanacağını; ancak sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişinin kambiyo senetleriyle borçlanmaya da ehil olduğunu ancak sınırlı ehliyetlilerden olan küçüğün kambiyo senetlerinden dolayı taahhüt altına girebilmesi için yapmış olduğu işlem yönünden velisinin iznine ihtiyaç bulunduğunu belirtmiş ve kararı davacı yararına bozmuştur. Kanun maddeleri olarak, Türk Medeni Kanunu'nun 336. ve 345. maddeleri ile Türk Ticaret Kanunu'nun 670. maddesi açıklanmıştır.
19. Hukuk Dairesi         2017/1912 E.  ,  2019/89 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili, müvekkili aleyhine kambiyo senedinden kaynaklanan icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu kambiyo senedini asıl borçlu babası ..." ın zorlaması sonucu imzaladığını, senedin tanzim tarihinin 14/07/2011, müvekkilinin doğum tarihinin ise 20/02/1996 olduğunu, tanzim tarihi itibariyle henüz 18 yaşını doldurmadığı ve fiil ehliyetine sahip olmaması sebebi ile söz konusu takibin müvekkili yönünden iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin söz konusu senedin borçlusu olmadığının tespit edilerek ... İcra Müdürlüğünün 2014/3491 sayılı dosyasının iptaline, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, takibe konu edilen bonoda hem davacının hem de babasının imzasının bulunduğunu, küçüğün işlemine kanuni temsilcisinin daha işlemin başında iken onay verdiğini, davacının bonoyu imzalayıp malı teslim almasının üzerinden 4 yıl geçtikten sonra bu davayı açmasının TMK."nın 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, TMK hükümlerine göre, mümeyyiz küçüklerin veli veya vasisinin başlangıçta iznini almadan yaptıkları borçlandırıcı hukuki işlemlerin sonradan kanuni temsilcisinin vereceği icazet ile tamamlanmış olduğu ve bu borçlandırıcı işlemin başlangıçtan itibaren hukuki geçerlilik kazanacağı, ayrıca sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kimsenin bono ile borçlanmaya da ehil olacağı, dava konusu olayda davacı(küçük) ve babasının bonoyu imzaladıkları, dolayısıyla yasal temsilcisinin bonodan haberdar olup icazet verdiğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    TTK."nın 670. maddesine göre sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi kambiyo senetleriyle borçlanmaya da ehildir, ancak ayırt etme gücü olanlar yani sınırlı ehliyetlilerden olan küçüğün kambiyo senetlerinden dolayı taahhüt altına girebilmesi için yapmış olduğu işlem yönünden, velisinin iznine ihtiyaç bulunmaktadır.

    Somut olayda dava konusu kambiyo senedinin keşidecisi, davacının babası Erol Erdal olup, davacı ise babasının borçlu olduğu senette aval veren sıfatındadır. TMK." nın 336. maddesi uyarınca, evlilik devam ettiği sürece, anne ve babanın velayet hakkını birlikte kullanmalarının gerektiği, hüküm altına alınmış yine TMK." nın 345. maddesindeki düzenlemeye göre de çocuk ile ana baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile 3. kişi arasında yapılacak hukuki işlemle, çocuğun borç altına girebilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. Dolayısıyla davacının senede aval veren sıfatıyla, imza attığı tarihte 18 yaşından küçük olması da nazara alındığında yukarıda açıklanan hüküm gereğince, dava konusu bonodan dolayı davacının sorumlu tutulması söz konusu olamaz, davacının babasıyla birlikte senedi imzalaması ise icazet olarak değerlendirilemez. Mahkemece, davacının bono da aval veren olarak senedin düzenlenme tarihi itibariyle ehliyeti bulunmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara