Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4727 Esas 2022/1038 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4727
Karar No: 2022/1038
Karar Tarihi: 15.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4727 Esas 2022/1038 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, komşu taşınmazda yapılan inşaat nedeniyle kendi taşınmazlarında zarar meydana geldiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesini, tecavüzlü duvarın yıkılmasını, maddi ve manevi zararların giderilmesini ve tespit dosyası yargılama giderlerinin tahsilini talep etti. Davalılar ise yıkılan duvarın müşterek duvar olduğunu, yapılan duvarın dava konusu taşınmaza tecavüzlü olmadığını savundu. Mahkeme, yapılan bilirkişi raporlarına göre duvarın dava konusu parsele tecavüzlü olmadığını tespit ederek elatmanın önlenmesi yönünden davanın reddine karar verdi. Ancak davacının tüm itirazlarına cevap veren bir uzman bilirkişi raporu alınmadığı için Yargıtay kararıyla karar bozuldu ve jeoloji mühendisi de dahil olmak üzere üçlü bir bilirkişi heyeti ile keşif yapılması ve çelişkilerin giderilmesi gerektiği vurgulandı. Kararda, 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması kararlaştırıldı.
Kanun Maddeleri:
- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi
7. Hukuk Dairesi         2021/4727 E.  ,  2022/1038 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
    ...
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04/11/2013 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19/09/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/02/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklaması dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    KARAR

    Davacılar vekili, maliki oldukları 5457 ada 19 parsel sayılı taşınmaza komşu 4 parsel sayılı taşınmazda başlayan inşaat nedeniyle, beton taş duvarlarının yıkıldığını, yeni yapılan duvarın kendi taşınmazlarına tecavüzlü olduğunu, yapılan temel çalışması nedeniyle garaj yolunda çökme, zeminde ayrışma, bina duvarında çatlaklar meydana geldiğini, buna ilişkin tespit davası açtıklarını belirterek, elatmanın önlenmesini, tecavüzlü duvarın yıkılmasını, maddi ve manevi zararın giderilmesini ve tespit dosyası yargılama giderlerinin tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde, yıkılan duvarın davacılara ait olmayıp müşterek duvar olduğunu, gerekli ölçümler yapılarak yapılan duvarın dava konusu taşınmaza tecavüzlü olmadığını, oluşan çatlakların sebebinin belli olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen karar hakkında, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, maddi ve manevi zarar nedeniyle tazminat ve tespit davası yargılama giderlerine nedeniyle alacak talebine ilişkindir.
    Somut olayda, dava konusu 19 parsele komşu 4 parsel sayılı taşınmazda Mayıs 2011 tarihinde sondaj çalışmaları başlatılarak yapı inşa edildiği, iki parsel arasında bulunan müşterek duvarın yıkılarak yerine yeni duvar yapıldığı ve dosya içerisinde bulunan 16.09.2014 ve 12.05.2016 tarihli bilirkişi raporlarına göre, duvarın dava konusu parsele tecavüzlü olmadığı anlaşılmakla; elatmanın önlenmesi yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İhtilaf, 4 parsel sayılı taşınmazda yapılan inşaat nedeniyle davacılara ait 19 parselde bulunan taşınmazın zarar görüp görmediği noktasında toplanmaktadır.
    Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/24 D.İş dosyasında, 21.05.2012 tarihinde yapılan keşif sonucu jeoloji yüksek mühendisi, mimar ve inşaat yüksek mühendisi bilirkişisi tarafından verilen raporda özetle; “...dava konusu 19 ve 4 parsel sınırında fore kazıklar inşa edilmiştir....Kazıklar boyunca yer alan birimler 8.30 metreye kadar karot almaya izin verecek nitelikte olmaması, silt, çakıl, kil, ve mil içeriği ile örselenmeye ve malzeme kaybına çok hassas olması ve daha sonra sondajda kesilen grovak serisinin kesin olarak kötü kaya sınıfında yer alması, ayrıca kış ve bahar dönemi yağışlarıyla zemine giren suyun yarattığı ince malzemenin taşınma etkisinin hızlanması, kil içeriği yüksek kesimlerin iç sürtünmesinin azalması, inşaatın vibrasyon etkisinin de katkısı ile oluşan oturmalar sonucu 19 numaralı yan parselin doğal yapısını olumsuz etkileyerek zemin düşey ve yanal olarak deformasyona uğramış, çökmeler oluşmuştur. Zemindeki çökme ve oturmanın sonucu olarak garaj yolunda 3-5 cm aralıklarla oturma çatlakları ve çökme oluşmuş aynı avluda yer alan garajın bir bölümü tamamıyla yıkılmıştır. Konutun teras kolonunda ve kazan dairesinde oturma ve sıva çatlakları oluşmuştur. Avludaki kanalizasyon rögarı ise 10-15 cm çökme göstermiştir. Avluda yer alan su borusu çökme nedeniyle kırılmış ve tespit sırasında yenilenmiş olduğu görülmüştür. Mimari ve betonarme projelerle kazıklı iksa projesi üzerinde yapılan incelemeye göre, yükselecek şekilde tasarlandığı halde, rampa yolun girişini rahat tutabilmek için 2. bodrum tabanından itibaren kazık dışında yapıldığı, bu durumu ile perdenin temel radyesi ile olan irtibatının kesilmiş olduğu (temelsiz yapıldığı) beton kesitinde düşeyliğin sağlanamadığı, daha da önemlisi donatıda hem gerekli bindirmelerin hem de düşeyliğin sağlanamadığı, bu durumun projeye ve tekniğe aykırı olduğu” belirtilerek, yıkılan yapıların değeri, avlunun zemin ıslahı, binanın güçlendirilmesi, sonrasında tretuvar yenileme sıva tamiri ve iç-dış boya bedeli toplamının 113.113 TL olacağı belirtilmiştir.
    Mahkemece yapılan ilk keşif sonunda alınan 16.09.2014 tarihli inşaat mühendisi ve mimar bilirkişisi raporunda ise; tespit dosyasındaki bilirkişi raporu tekrar edilmiş, güçlendirmeye ilişkin hesaplama yeniden yapılarak toplam bedelin 51.002 TL olacağı belirlenmiş, dava konusu taşınmazda oluşan hasarın neden oluştuğu belirtilmemiştir. Tarafların itirazı üzerine alınan 01.06.2015 tarihli ek raporda ise, bilirkişi heyeti görüşlerinin değişmediğini bildirmiştir.
    Mahkemece ikinci keşfin sonunda sonunda alınan, 12.05.2016 tarihli farklı inşaat mühendisi ve mimar bilirkişisi raporuna göre; komşu parselde yapılan inşaatın temel kazısında meydana gelen yatay sarsıntılardan dolayı dava konusu 19 parseldeki yapının duvarlarında kılcal sıva çatlakları, zeminde ise hafif denecek derecede ayrışmaların oluştuğu, oluşan kılcal çatlamalar ile çatlakların ne zaman oluştuğuna dair herhangi bir tespit olmadığından inşaattan kaynaklandığı muhtemel olarak düşünüldüğü ancak bu çatlakların keşif tarihi itibariyle herhangi bir tehlike arz etmediği belirtilmiştir. Tarafların itirazı üzerine alınan 20.01.2017 tarihli ek raporda ise, bilirkişi heyeti görüşlerinin değişmediğini bildirilmiştir.
    Mahkemece her ne kadar birden fazla kez keşif yapılarak uzman bilirkişi raporu alınmış ise de, olayın açıklanan meydana geliş şekline göre, keşfe jeoloji bilirkişisi götürülmemesi; dosyada bulunan bilirkişi raporları ile dava konusu taşınmazda bulunan hasarın komşu parselde yapılan inşaat nedeniyle oluştuğunu ve yapılan temel çalışmasının proje ve tekniğe aykırı olduğunu bildiren Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/24 D.İş dosyasında bulunan bilirkişi raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmemesi; davacının tüm itirazlarını karşılayacak, her türlü şüpheden uzak uzman bilirkişi raporu alınmaması ve çatlakların tehlike oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Mahkemece yapılması gereken iş, dosya içerisinde yer alan fotoğraflarda görülen, zemin çökmesi, garaj duvarının yıkılması, sıva çatlaklarının oluşmasının nedenini tespit etmek üzere, jeoloji mühendisinin de bulunduğu üçlü bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak, dosyada bulunan önceki raporların da değerlendirilmesi ve çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınarak karar vermek olmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3.815 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 15.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara