Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2365 Esas 2022/1060 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2365
Karar No: 2022/1060
Karar Tarihi: 16.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2365 Esas 2022/1060 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir yaylakta özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilmesi ve yayla olarak sınırlandırılması talebinde bulunmuştur. Mahkeme talebi kabul etmiş, fakat bir kısım davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay ise, davanın doğru bir şekilde sonlandırılması için daha fazla inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Karara göre, dava konusu taşınmazın hangi koşullarda devletin hüküm ve tasarrufu altına girdiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun Geçici 3. maddesinde yapılan değişikliklerin uygulanıp uygulanmayacağı da araştırılmalıdır. Bu değişiklikler, belediye ve mücavir alanları sınırları içerisinde olan ve mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan taşınmazların Hazine adına tescil edilmesini öngörmektedir. Toplam emlak veya rayiç bedelinin yarısı depo edilerek, Hazine bu taşınmaza dava açmaz. Olayda eksik inceleme yapıldığından, karar bozulmuştur.
4342 sayılı Mera Kanunu, mera, yaylak ve kışlağın özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi ve sınırlarının daraltılmasının mümkün olmadığını belirtir. Geçici 3. madde, belediye ve mücavir alanları içerisinde olan ve mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan taşınmazların Hazine adına tescil edilmesini öngörür. Toplam emlak veya rayiç bedelinin yarısı depo edilerek, Hazine bu taşınmaza dava açmaz. Olayda eksik inceleme yapıldığından karar bo
7. Hukuk Dairesi         2021/2365 E.  ,  2022/1060 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.06.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.10.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, dava konusu ...,... parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yayla olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını ve zilyetlikle de kazanılamayacağını belirterek tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılmasını ve özel siciline yazılmasını istemiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
    4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre; yaylak, çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi olanaksız olduğu gibi sınırlarının daraltılması da mümkün değildir.
    Dava konusu taşınmaz ... Beldesinde bulunmaktadır. Civarında ...,...,... adlarıyla bilinen yaylalar bulunmaktadır. Burası ülkemizin en büyük yaylalarının yer aldığı " ... Yaylası" olarak anılmaktadır. Ancak, yerinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi beyanında fenni, orman mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda dava konusu133 ada 66 parsel sayılı taşınmazın çevre taşınmazları ile birlikte Kadim... (eski adı ...) Köyü sınırı içerisinde kaldığı, ... adını aldığı, 1992 yılında belediye teşkilatının kurulması ile ...,...,... Mahallelerinin oluşturduğu ... Beldesinin kurulduğu, taşınmazın... Köyü yerleşik alanı içerisinde kaldığı umuma ait yayla-yaylak alanlarının dava konusu parselin çok uzağında olduğu, öncesinin de şahıs taşınmazı olduğu, orman sayılmayan, toprak yapısı itibariyle kadim tarım toprağı vasfında olduğu bildirilmiştir.
    Davada sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle ilk adı ...olan Köyün kuruluş tarihi İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünden sorulmalı, böylelikle ...Köyünün kadim köy olup olmadığı yönü üzerinde durulmalı, yine bu köye ait en eski tarihlisinden başlamak üzere idari sınır belgeleri ile sınırlar bir haritaya bağlanmışsa haritası da istenilmeli, ...Köyüne ait mevcut en eski sınırname yerel bilirkişiler yardımıyla keşfen zemine uygulanmalı, köyün kuruluşundaki idari sınırları belirlenmeli, dava konusu taşınmazın ...Köyünün ilk idare sınırları kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalı, eğer dava konusu taşınmaz kadim ...Köyünün idari sınırları içerisinde kalıyorsa seçilecek ve keşifte bulundurulacak harita mühendisi bilirkişiye daha önce sağlanacak eski tarihli memleket haritasındaki durumu incelettirilmeli, köyün ikamet edilen veya tarım alanları içinde kaldığı belirlenirse, özel mülkiyete konu teşkil edeceği kabul edilmeli, keşifte mahalli bilirkişi dava konusu taşınmazın kadim ...Köyünün tarım alanında kalıp kalmadığı araştırılmalı, mahalli bilirkişinin sözleri denetlenmeli, bütün bunların sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır.
    Ayrıca, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde 20.06.2007 tarih ve 26558 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 30.06.2007 tarihli 5685 sayılı Kanunla değişiklik yapılmış; "Belediye ve mücavir alanları sınırları içerisinde kalan ve 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediyeye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
    Birinci fıkrada; nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak veya rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir" hükmü getirilmiştir.
    09.03.1988 tarih ve 1987/2-860-232 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa ve düzenleyici hüküm o Yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getireceğinden 5685 sayılı Kanunla 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici 3. madde de yaptıgı değişikliklerin uygulanıp uygulanmayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması gerekir.
    Buna göre dava konusu taşınmazın köy yerleşim alanı dışında ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylak yerlerden olduğu saptanırsa olayda hükmü aynen yukarıya yazılan 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı inceleme ve araştırma konusu yapılmalı, başka bir anlatımla yaylak olduğu saptanarak Yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalının emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek Hazinenin bu bedel karşılığı davadan kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulmalıdır.
    Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğundan bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
    kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.2.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

















    Hemen Ara