Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/192 Esas 2013/3470 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/192
Karar No: 2013/3470
Karar Tarihi: 29.05.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2013/192 Esas 2013/3470 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2013/192 E.  ,  2013/3470 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı ... tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle dava tahrifat nedeni ile menfi tespit istemli olarak açılmış olup, tahrifatın kanıtlanamamış bulunmasına, aynı borç sebebi ile dava dışı kooperatif tarafından verilen senetle ilgili tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile icra takibinin devam edeceğinin tabiî bulunmasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ..."den alınmasına, 29.05.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    -KARŞI OY YAZISI-

    Davada, 23.07.2003 tarihinde...3. İcra Müdürlüğü"nün 2003/3893 Sayılı dosyasıyla davalının takibe giriştiği 99.930,00 TL asıl alacak ve 1.807,00 TL işlemiş faizin

    dayanağı 21.03.2003 düzenleme, 10.07.2003 vâde tarihli 63.000,00 ... bedelli senedin üzerinde tahrifat yapılarak “3000” rakamının “63.000”"e çıkartıldığı, bu nedenle 99.930,00 TL borçlu olmadıkları gibi, bononun dava dışı kooperatifin borcunun teminatı olarak verildiği, kooperatif ile davalı arasında alacağın dava konusu bulunması nedeniyle kooperatifin gerçek borç tutarı belli olmadığından, kaldı ki kooperatifçe de borç nedeniyle davalıya bono verildiğinden, teminat niteliğindeki senet de hükümsüz hale gelmekle borçlu olmadıklarının tespitiyle senedin hükümsüzlüğüne karar verilmesi istenmiştir.
    Davalı, 63.000 ... tutarlı senedin kooperatifin borcunu garanti etmek için verildiğini, ancak garantörün sorumluluğunun borç ilişkisine bağlı olmaksızın devam edeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece dava konusunun, 3000 ... bedelli senedin “63.000” olarak değiştirildiği iddiasından ibaret olduğu, tahrifat olmadığının ceza yargılaması sonucu belirlendiği, senedin mahkemenin 2006/292 Esas sayılı davasına konu bonoların teminatı olarak verildiğinin ihtilâfsız olduğu, ödeme ve sair tüm def"ilerin o davada değerlendirileceği gerekçesiyle ve davanın sonucunun usul ekonomisi yönünden beklenmesine gerek olmaksızın sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, eldeki davaya konu “63.000 ...” bedelli senedin, dava dışı kooperatifin borçlarına karşılık teminat olarak verildiği ve bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, senetteki rakam değişikliğinden kaynaklanan tahrifat iddiasını kanıtlayamamış, tahrifat olmadığı kesinleşen ceza yargılaması sonucu sabit olmuştur. Ne var ki, davada sadece bu husus dava konusu edilmiş değildir. Davada, teminat senedinin asıl borcun ihtilâflı olması nedeniyle takibe konulamayacağından borçlu olmadıklarına karar verilmesi de istenilmiştir. Esasen davalı da gerek cevap dilekçesinde gerekse 04.11.2010 tarihli celse de, hakedişlerini tahsil edemediğinden teminat senedini takibe koyduğunu, ödeme iddialarının ise asıl borçlu kooperatifin açtığı davada değerlendirileceğini savunmuştur. O halde teminat olarak verildiği halde takibe konulan senet nedeniyle de borçlu olunmadığının tesbitinin dava konusu edildiğine davalının da bir itirazı yoktur. Bu nedenle teminatın dayanağı kooperatifin gerçek borç tutarı halen derdest olan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/292 Esas sayılı dosyasında devam etmekte olan davada belirleneceğinden bu davanın sonucuna göre eldeki davadaki menfi tesbit isteminin değerlendirilmesi gerektiğinden asıl alacakla ilgili dava sonucunun beklenmesi gerekir. Uyuşmazlığı sadece senetteki tahrifata ilişkin göstermek suretiyle ve açılmış bir dava varken, mükerrer tahsilata, ayrıca istirdada neden olacak biçimde yeni davalara sebebiyet verilmesinin usul ekonomisine aykırı olduğu, usul ekonomisinin asıl burada gözetilmesi gerektiğinden çoğunluğun onama kararına bu düşüncelerle katılamıyorum.




    Hemen Ara