Esas No: 2021/6160
Karar No: 2022/1189
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6160 Esas 2022/1189 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/6160 E. , 2022/1189 K.Özet:
Mahkeme, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyası isteğine ilişkin olarak verilen davada, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu gittiği diğer imar parselleri ve yolda kalan kısımlar bakımından dava açılmaması nedeniyle karar verilemediği belirtilerek, yeniden yargılama yapmadan davanın reddine karar verildiği ifade edilmiştir. Kararın bozulmasına sebep olan hususlar ise, davalı şirketin sorumlu tutulması kararından vazgeçilmesi ve davalı ... Belediyesi'nin yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği yapılan yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalı ... Belediyesinin sorumlu tutulması gereklidir. Kararda, TMK'nın 1025. maddesi de belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14/02/2011 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18/03/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Ltd. Şti. vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerine miras kalan ... parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda Karataş Belediye Encümeninin, 16.09.2008 tarih, 140 sayılı Kararı ile imar uygulaması yapıldığını, imar uygulamasının Adana 1. İdare Mahkemesinin, 30.12.2010 tarihli, 2009/1362 Esas, 2010/1734 sayılı Kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek ...,... ada 2 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile kadastral duruma dönülmek suretiyle müvekkilleri adına tescilini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın temyizi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin, 13.05.2019 gün ve 2016/19213 Esas, 2019/4273 Karar sayılı ilamı ile; “...mahkemece, sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanaksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Dosya içeriğine göre, 212 parsel sayılı taşınmazın dava konusu ... parsel ve 514 ada 2 parsel No'lu imar parselleri dışında dava konusu olmayan 514 ada 1 parsel ve 515 ada 1 parsel sayılı imar parselleri ile ayrıca imar planında yol olarak gösterilen kısımları da kısmen kapsadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle; ihyası istenen 212 parselin imar uygulama sonucu gittiği 514 ada 1 parsel ile 515 ada 1 parsel ve yolda kalan kısım hakkında dava açılmadığı görülmektedir.
Bilindiği üzere, bir taşınmazın imar uygulaması görerek bazı imar parsellerine gitmesi durumunda sadece dava açılan imar parsellerinin iptali ile eski kadastral parselin ihyasına karar verilmesi, diğer dava açılmayan imar parselleri ve yolda kalan kısımlar bakımından bir karar verilmemesi ve bu nedenle de bir kısım imar parsellerinin varlığını sürdürmesi dolu pafta sistemi ve doğru sicil oluşturma ilkeleriyle bağdaşmaz.
Bu durumda dava konusu imar öncesi kadastral parselin gittiği tüm imar parselleri ve imar parselleri malikleri ile kök parselin imar uygulamaları sonucu üzerinde oluşturulan yolda kalan kısımları bakımından da kadastral parselin ihyasına yönelik dava açması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirip sonucuna göre karar verilmesi, açılmadığı takdirde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabule göre de; kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 212 sayılı kök parselin sınırları içinde kalan yol ve park vb. olarak ayrılan alanlarıyla birlikte kök parselin ihyası ve davacılar adına tesciline karar verilmemesi doğru olmadığı gibi taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir" şeklinde gerekçeyle bozulmuştur.
Davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin ilamı ile; ''...dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için kararın bozulması gerektiğinden davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne..." karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... Belediyesi vekili ve davalı ... Ltd. Şti. vekili temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı ... Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu taşınmaz davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutulmuş, ancak davalı ... tarafından yapılan imar uygulaması İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacıların maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüştür.
Her ne kadar, mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dava, davalı ... Belediyesinin yapmış olduğu idari işlem nedeniyle açılmış olup, davalı şirketin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceği ve davacının dava açma tarihinde haklı olduğu göz önüne alındığında, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği yapılan yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalı ... Belediyesinin sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde davalı şirketin de sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
Ne var ki; anılan bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2) No'lu bent uyarınca davalı ... Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının; Yargılama giderine ilişkin üçüncü ve vekalet ücretine ilişkin dördüncü bentlerinde yer alan ''...davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline '' ibaresinin çıkarılarak, ''...davalı ... Belediyesinden tahsiline'' ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.