Esas No: 2021/7470
Karar No: 2022/1183
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7470 Esas 2022/1183 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7470 E. , 2022/1183 K.Özet:
1. Davacı, mirasbırakan tarafından kendisine bırakılan tüm malvarlığının vasiyetname uyarınca tenfizini talep ediyor.
2. Mahkeme, davayı kısmen kabul ederek vasiyetin iptaline karar verilen mirasçılar yönünden davanın reddine, diğer mirasçılar yönünden ise kısmen kabulüne karar vermiştir.
3. Temyiz dilekçesi sonucunda, mahkemenin yeterli inceleme yapmadığı ve taraf teşkili sağlanmadan hüküm verdiği gerekçesiyle hüküm BOZULMUŞTUR.
4. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 559. ve 571. maddeleri ile Medeni Kanunun 743 sayılı son maddesi. Bu maddelerde belirtilen süreler, vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarında hak düşürücü süreler olarak belirlenmiştir. Ancak, bu iddialar defi yoluyla her zaman ileri sürülebilir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2007 gününde verilen dilekçe ile vasiyetnamenin tenfizi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, vasiyetnamenin tenfizi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, mirasbırakan ...’nın 03.11.2001 tarihinde düzenlediği sözlü vasiyetname ile tüm malvarlığını davacıya bırakarak 05.11.2001 tarihinde vefat ettiğini, 12.11.2001 tarihinde ise tanıkların söz konusu vasiyetnameyi mahkemeye ulaştırmasıyla birlikte Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi 2001/791 Esas sayılı dosyada vasiyetnamenin açıldığını, bu vasiyetnameye karşı bir kısım mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali talep edilmesi üzerine Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2005/183 Esas, 2005/264 Karar sayılı dosyada davacı mirasçılar yönünden vasiyetnamenin iptaline karar verildiğini, ancak diğer mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali istenmediğinden dava konusu vasiyetnamenin onlar yönünden kesinleştiğinden bahisle mirasbırakana ait Vakıfbank mevduat hesabı, ... Köyünde bulunan ...,... ve 2211 parsel sayılı taşınmazların vasiyetname uyarınca tenfizini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ... mirasçıları yönünden vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davanın husumetten reddine, davalı ... ’ın ölü olması ve mirasçılarının davaya dahil edilmemesi nedeniyle bu davalı yönünden de davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile muris ...’nın sözlü vasiyetnamesinin tenfizi ile ... parsel sayılı taşınmazlardaki ... ... adına olan kaydın 2880/4032 payının iptali ile davacı adına tesciline, ...,... Şubesinde bulunan mevduat hesabındaki paranın 2880/4032 payının davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Vasiyet, genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır.
Somut olaya gelince; mirasbırakan ...’ya ait Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi 2003/162-392 E.K. sayılı mirasçılık belgesinin incelenmesinde mirasçı gözüken ...’ın yargılama sırasında 2005 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları davaya dahil edilmeksizin yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, söz konusu mirasçılık belgesinde mirasçı olarak belirlenen ... (...)’ın nüfus kaydının incelenmesinde 1960 tarihinde vefat ettiği, oğlu ...’ın da 2000’de vefat etmesi üzerine mirasçı olarak ...’ı bıraktığı, ...’ın davaya dahil edildiği görülmüştür. Ancak, ... (...)’ın nüfus kaydında ...’dan olma oğlu ... ’in nüfus kaydında ölüm bölümünde “Bilinmeyen” ibaresinin yer aldığı da tespit edilmiştir. Dosyada mevcut eski tarihli mirasçılık belgesinin bu haliyle taraf teşkilinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tamamlanmasının mümkün bulunmadığı, mirasbırakan ...’ya ait yeniden mirasçılık belgesinin temin edilerek güncel duruma göre taraf teşkilinin denetlenmesi ve davada taraf olmayan mirasçıların tespiti ile davada yer almaları sağlanarak işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de;
Kural olarak, taşınmaz mülkiyetinin naklini içeren bir vasiyetnamenin uygulanması için vasiyet edilen malın vasiyetçinin terekesinde olması gerekir. Davada, sözkonusu taşınmazın önce vasiyet edene intikali, ardından da davacı adına geçişi yönünden başkaca bir engel bulunup bulunmadığı araştırılmamış olup, uyuşmazlık konusudur. Vasiyetnamenin tenfizi davasında davanın kabulüne karar verilebilmesi için vasiyetname konusunun terekeye dahil olduğu belirlenmeli ve dava sonucunda verilecek hüküm infazda karışıklık yaratmayacak açıklıkta olmalıdır. Nitekim ...,... parsel sayılı taşınmazların ... ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. ... ... mirasbırakanın kendisinden önce ölen eşi olup, nüfus kayıtlarına göre ... ...’nın 1980 tarihinde vefat ettiği, geride eşi ... ve oğlu ... ’yı bıraktığı, ... ’nın da 1996 tarihinde ölümü ile geride eşi ... ve annesi ...’yı bıraktığı anlaşılmıştır. Bu bakımdan tapu kayıt maliki ... ...’nın mirasçılık belgesinin temini ile davada taraf olarak yer almayan mirasçılarının davaya dahil edilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Öte yandan;
TMK'nun 559. maddesi gereğince; “İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir."
TMK. 571. maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559. maddenin 2. fıkrasında, gerekse 571. maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalılardan ... 29.12.2011 tarihli dilekçesi ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçeleri ile TMK 599/son (743 sayılı MK 501/son) maddesi uyarınca vasiyetnamenin hükümsüz olduğundan bahisle iptal defi ileri sürmüş olup, temyiz dilekçesinde de bu hususu yinelemiştir. Dolayısıyla mahkemece, hükümsüzlük ve tenkis, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceğinden, vasiyetnamenin hükümsüzlüğüne ve tenkisine yönelik tarafların tüm delilleri toplanmak suretiyle, gerekli incelemeler yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde inceleme yapılmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.