Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6533 Esas 2022/1190 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6533
Karar No: 2022/1190
Karar Tarihi: 21.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6533 Esas 2022/1190 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı Hazine vekili, dava konusu olan taşınmazın mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu ve imar uygulamaları sonucu park alanına dönüştürüldüğünü, ancak imar işleminin idari yargıda iptal edildiğini ve taşınmazın yeniden kök parsele dönüştürülerek Hazine adına tescilinin yapılmasını talep etmiştir. İlk mahkeme kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, ikinci kararda ise davalılardan birinin davada yer almadığı için kararın yanılgılı verildiği belirtilmiştir. Son kararda ise davanın reddine karar verilmiştir, ancak yapılan yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar sorumlu tutulmamıştır. Kanun maddeleri ise, TMK'nın 1025. maddesi ve HMK'nın 331. ve 438/7 maddeleridir.
7. Hukuk Dairesi         2021/6533 E.  ,  2022/1190 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ...
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.02.2014 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.04.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KARAR

    Asıl ve birleştirilen dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı Hazine vekili; ...,... parsel sayılı taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait iken davalı ... Belediyesi tarafından 37 no'lu imar düzenlemesine tabi tutulduğunu ve sonrasında da davalı ... Belediyesi tarafından şuyulandırıldığını ve bu uygulamalar sonucunda çekişmeli 1247 sayılı parsele isabet eden kısımda park alanı oluşturulduğunu; ancak anılan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; öncesinde Hazine'ye ait olan 1247 parsel sayılı taşınmazın park alanına isabet eden 414 metrekarelik kısmının ihyası ile kök parsele dönüştürülmek suretiyle Hazine adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine dair ilk karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.04.2013 tarih, 2013/4210 E. - 5384 K. sayılı ilamı ile "...ihyası istenen 1247 (275) sayılı kök parselinin imar uygulaması ile vasfı değiştirilip yeşil alana ayrılmış ve taşınmaz sicil dışı bırakılmış olsa dahi, imar işleminin; İdari yargıda iptal edilmesiyle, işlemin kapsadığı tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, taşınmazın yeşil alanda kalmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı..." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak "davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından davanın kabulüne" dair verilen ikinci karar aynı Dairece bu kez "...sicil kaydının iptaline karar verilen 5542 ada 18 nolu imar parselinin malikinin ... olduğu ve bu kişinin de dosyada taraf olarak yer almadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, 5542 ada 18 parsel sayılı taşınmazın malikinin davada yer almasının sağlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir..." denilerek bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda "Dava konusu taşınmazın 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen belediyeye devri gereken taşınmazlardan olduğu, davacının mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı" gerekçesiyle, "Davanın reddine" dair verilen üçüncü karar ise bu kez Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarih, 2015/18550 Esas - 2017/5219 Karar sayılı ilamı ile "... dava konusu ihyası talep edilen 1247 parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına kaydedilerek, farklı bir ifadeyle mülkiyeti kayden Hazineye ait iken imar uygulamasına tabi tutulduğu tartışmasızdır. Davadaki istek de anılan ihdas parselinin ihyasına yöneliktir. O halde, somut olayda 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin uygulama yeri yoktur. Dava konusu 1247 sayılı parselle davacı Hazinenin mülkiyet ilişkisi açık olup, mahkemece yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir…" gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkında ise davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü, davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi vekili ile Çukurova Belediyesi vekili temyiz etmiş, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin ilamı ile; ''...dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.'' denilmiş ve karar bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve 4.080.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava konusu taşınmaz davalı ... Belediyesi ve davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş, ancak davalı Belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüşlerdir. Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dava, davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesinin yapmış olduğu idari işlem nedeniyle açılmış olup, davanın açıldığı tarihte kadastral parselin ihyasını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı olduğu göz önüne alındığında, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği yapılan yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olan davalı ... Belediyesi sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; anılan bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'un 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının; 1-A-) bendinin, Dördüncü fıkrasının çıkarılmasına, B-) bendinin Üçüncü fıkrasının çıkarılmasına ve yerine " Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080.00TL vekalet ücretinin davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine,
    dördüncü fıkrasının çıkarılarak yerine "davacı tarafından yapılan 1.653,50TL yargılama giderlerinin davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Hemen Ara