Esas No: 2011/51
Karar No: 2011/124
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2011/51 Esas 2011/124 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2011/51 E. , 2011/124 K.- DAVACI TARAFINDAN, GERÇEK KIŞILERE KARŞI AÇILAN TAPU TESCIL DAVASININ, ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERINE GÖRE ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI HK.
- İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 15
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 27
- İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı :E.A. Davalılar : 1- A.D./ Bozova Tapu Müdürlüğü memuru 2- Ş.Y./ Bozova Tapu Müdürlüğü memuru O L A Y : Davacı dava dilekçesinde; Bozova ilçesi Konuksever köyü hudutlarında, Kök muris olan A.ve M.A.’dan kalan miras olarak, Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinin iştirak çözüm kararında belirtilen parsellerden; mirasçı olan eşi M.S.A.’dan hakkına 75 dönümden fazla düşmesi gerekirken, her ne kadar Mahkeme kararı kendisine tebligat edilmiş ise de; kararın sonucunda Tapu Müdürlüğünde yapılan paylaşımda, davalıların kendisine haber vermediklerini; iştirakçilerin memur olan davalı A.D.’e; kendisinin güvensizlik nedeni ile imzaya ne gelip ne de gittiğini söylemiş olduklarını, oysa kendisinin böyle bir talebinin bulunmadığını; ancak iştirak çözüm davasında verilen kararda, kendi hakkının 75 dönümden fazla olması gerekirken 30 dönüm verilmiş olduğunu bu nedenle Mahkemelerine başvurarak, tekrar keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak hakkının tamamının verilmesi için Tapu İptal ve Tescil davası açma zorunluluğunun doğduğunu ifade ederek; hakkı olan tarlasının adına tescili için gereken kararın verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. BOZOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 02.06.2010 gün E:2010/127, K:2010/139 sayı ile; Davacının, Bozova Sulh Hukuk Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde ve Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasındaki beyanında özetle; Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1-188 esas-karar sayılı iştirak çözümü kararına göre kök muris A.ve M.A."ın mirasçısı olan eşi M.S.A."a 75 dönümden fazla yer kalmış olmasına rağmen, bu karara dayanarak Bozova Tapu Sicil Müdürlüğünde memur olan davalıların yaptıkları işlem ile hakkı olanın kendisine verilmediğini ve adına tapuda 75 dönümlük değil ancak 30 dönümlük yerin tescil edildiğini, bu nedenle hakkı olan tarlaların adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş bulunduğu; Davacı vekilinin Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasındaki beyanında; müvekkiline miras kalan 50 dönümlük arazinin ilk önce50.313 m2olarak tapuya kaydedilmiş iken daha sonra her nasılsa bu miktarın 30 dönüme düşürüldüğünü, bu nedenle dava dilekçelerini tekrarla davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan etmiş olduğu; Davalıların, Bozova Sulh Hukuk Mahkemesindeki beyanlarında kendilerine gelen mahkeme kararını aynen uyguladıklarını, bunun dışına çıkmalarının zaten söz konusu olmadığını beyan ettikleri; Bozova Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazların değerinin mahkemelerinin görev sınırını aştığından bahisle görevsizlik kararı verilerek, dosyanın Mahkemelerine gönderilmiş olduğu; Mahkemelerinde yapılan yargılamaya katılan davacının dava dilekçesini tekrar ettiği; Davacının, davalı tapu sicil memurlarının yaptıkları hatalı işlem sonucunda Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1-188 esas-karar sayılı iştirak çözümü kararına göre, kendisine isabet eden miktardan daha az miktarda taşınmazı kendi adına tescil ettiklerini, davalı memurların mahkeme kararının tapuya işlenmesi sırasında hatalı işlem yaptıklarını, mahkeme kararına göre muris eşine ve kendisine 75 dönüm yer verilmesi gerekirken, 30 dönümlük yerin adına tapuya tescil edildiğini ileri sürdüğü, dolayısıyla iş bu davada, davalı tarafça, Tapu Sicil Müdürlüğünde memur olarak çalışan davalıların, mahkeme kararını doğru olarak uygulamamalarından kaynaklanan hizmet kusurlarına dayanılmakta olduğu, iş bu davada, davalıların memur, iptali istenen işlemin ise nitelik itibariyle idari bir işlem olduğu ve davanın, idarenin yapmış olduğu idari işlemdeki hizmet kusurundan kaynaklandığının ileri sürülmesi ve talebin bu mahiyette olması karşısında, iş bu davaya bakma görevinin adli yargının görev alanı dışında olduğu, davacının davasının niteliği gereği idari iş ve işlemlerle yerine getirilebilecek mahiyette olduğu ve bu nedenle idari yargı yerlerinde görülmesi gereken davaya konu olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine ve Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı, bu kez, Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan iştirakin çözümü kararına istinaden Bozova Tapu Sicil Müdürlüğünce, Mahkemece verilen pay ve payda hesaplanarak 75 dönüm üzerinde kendisine isabet etmesi lazım iken, sadece 30 dönüm isabet ettiğini, iştirak çözüm davasında da mahkemenin duruşma gününü bildirir tebligatının kendisine usulüne uygun tebliğ edilmediğini, gıyabında karar verildiğini ifade ederek, sonuçta; muris M. Sait ALPAN eşi olması nedeniyle iştiraki çözümünün, tapu kayıtlarının ve mahkemenin vermiş olduğu pay paydalar hesaplanarak yanlış hesaplanma anlaşılması halinde işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. ŞANLIURFA İDARE MAHKEMESİ: 24.08.2010 gün ve E: 2010/1429, K: 2010/1461 sayı ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1025.maddesinde "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları ayni haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." hükmünün yer aldığı; bu kanun hükmü gereğince, tapu kayıtları üzerinde tescil, terkin tadil ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği; olayda davacı, eşine miras kalan taşınmazların eksik tescil edilmiş olduğunu ileri sürerek kaydın geçersizliğini ve düzeltilmesini istemekte olduğundan, yukarıda anılan Kanun hükmü gereğince uyuşmazlığın adli yargı mercilerince çözümlenmesinin gerekmekte olduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, A.AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 06.06.2011 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, davacının Sulh Hukuk Mahkemesinin iştirak çözümü kararına göre kök murislerin mirasçısı olan eşine 75 dönümden fazla yer kalmış olmasına rağmen, bu karara dayanarak Tapu Sicil Müdürlüğünde memur olan davalıların yaptıkları işlem ile hakkı olanın kendisine verilmediği ve adına tapuda 75 dönümlük değil ancak 30 dönümlük yerin tescil edildiğinden bahisle, hakkı olan taşınmazların adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır: a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir. İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, gerçek kişiler aleyhine açılan tapu tescil davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır. Buna göre, davacı tarafından gerçek kişiler aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir. Açıklanan nedenlerle, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02.06.2010 gün E:2010/127, K:2010/139 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.06.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.