Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2016 Esas 2022/1339 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2016
Karar No: 2022/1339
Karar Tarihi: 23.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2016 Esas 2022/1339 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme kararı, bir taşınmazın bütünleyici parçası olarak yapılan inşaatlarda Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine göre yapı sahibine mülkiyet hakkı verilebilmesi için malzeme sahibinin iyiniyetli olması gerektiğini belirtiyor. İyi niyetin gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların da araştırılmasına gerek yoktur. Karar, davacının başkasının tapulu taşınmazı üzerine hukuki bir sebebi olmadan bina inşa ettiğini, ilgili sınırların uzman bilirkişilere gösterilmediğini ve gerekli işlemleri yerine getirmediğini ifade ediyor. Bu nedenle mahkeme kararı bozulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 684 ve 718. maddeleri, yapıların taşınmazın mülkiyetine tabi olacağını ve taşınmazın durumunu özel maddelerle düzenlediğini belirtmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 722, 723 ve 724. maddeleri, taşınmazın malikliği ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi özel olarak düzenlemektedir.
7. Hukuk Dairesi         2021/2016 E.  ,  2022/1339 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : ... vd.

    Davacı tarafından, davalılar aleyhine 19/08/2015 gününde verilen dilekçe ile TMK'nın 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı; 678 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına, 679 parsel sayılı taşınmazın ise kendi adına kayıtlı olduğunu, kadastro tespiti sırasında taşınmazlarda kayma olması nedeniyle kullanmış olduğu yerin davalının parseli içerisinde kaldığını, bu yeri 1987 yılında satın alarak üzerinde ev yaptırdığını, evi kendisine ait olduğunu düşündüğü yere yaptırdığından iyi niyetle hareket ettiğini, bu nedenlerle açılmış olan el atmanın önlenmesi davasının reddine ve yaptığı binanın arsa tapusunun iptali ile kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, duruşmalara katılarak davanın reddine ve asıl açmış oldukları el atmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın bütünleyici parçası (mütemmim cüzü) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
    Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve bütünleyici parçası (mütemmim cüzü) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
    Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.
    Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
    Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
    İyi niyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
    b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır;
    c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
    d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Somut olaya gelince; dosya kapsamı ile tarafların sundukları tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle davalılarca Elbistan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/527 Esas sayılı dosyasında dava konusu 678 parsel sayılı taşınmaza yönelik ve bu davanın davacısı...’ya karşı müdahalenin önlenmesi talepli dava açıldığı ve yargılama devam ederken...’nın temliken tescile dayalı tapu iptal ve tescil talebinde bulunması üzerine mahkemece tefrik kararı verilerek temliken tescil istemine yönelik davanın temyize konu esasa kaydedildiği görülmüştür. Mahkemece gerek ilk açılan dava olan müdahalenin önlenmesi gerek tefrik edilen dosya kapsamında yapılan keşifler sonucunda alınan raporlar üzerine, davacı iyi niyetli kabul edilerek dava konusu taşınmazda kulllandığı kısım itibariyle davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacının, başkasının tapulu taşınmazı üzerine geçerli ve hukuki bir sebebi bulunmadan bina inşaa ettiği gözardı edilmiştir. Mahkemece her ne kadar " dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde taşınmazlarda genel olarak kaymanın meydana gelmesi, mahalli bilirkişi beyanlarından o bölgede yaşayan insanların kadastrodan sonrada yıllarca taşınmazlarını fiili kullanımlarına göre kullandıkları, teknik bilirkişi raporlarında da bu durumun sabit olduğu anlaşıldığından" gerekçesiyle davacı iyi niyetli kabul edilse de davacı çapa bağlı taşınmazda yapı inşa etmeden önce yapması gereken iş ve eylemleri yerine getirmemiş, yalnızca fiili kullanımı dikkate alarak harekat etmiştir. Halbuki ilgili sınırlar uzman bilirkişilere gösterilerek yaptırılacak tespitten sonra bina inşaatına başlanması gerekirken, üzerine düşen bu sorumluluğu yerine getirmeyen davacı iyi niyet iddiasında bulunamaz. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşulun iyiniyet olmasına rağmen iyiniyet koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara