Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4575 Esas 2022/1408 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4575
Karar No: 2022/1408
Karar Tarihi: 24.02.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4575 Esas 2022/1408 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4575 E.  ,  2022/1408 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR : ... vd.
    DAVALILAR : ... vd.

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/05/2012 gününde verilen dilekçe ile mülkiyet hakkına dayanan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05/10/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R


    Dava, mülkiyet hakkından kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar vekili; davacılara ait olan 7739 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki incir ürünlerinin, davalıların murisi tarafından 30 yıldan bu yana gelirden belli bir pay karşılığı vermek suretiyle toplandığını, davalıların murisinin 2003 yılında vefat etmesi üzerine, davacılar tarafından davalılara ürün toplattırılmayacağının ihtar edildiği halde davalıların taşınmaza el koyarak ürünleri kendilerinin topladıklarını, ileri sürerek el atmanın önlenmesine ve 7.500 TL ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
    Davalılar vekili, taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, taraflar arasında kira sözleşmesi devam ettiğinden davalıların haksız işgalci olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.04.2018 tarih 2018/9013 Esas 2018/11650 Karar sayılı ilamıyla ‘’Dava, davalıların çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiği iddiası ile açılmış olup uyuşmazlık 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı, çözümlenmesinin de Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girdiğinden, Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı’’ gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyularak Sulh Hukuk Mahkemesince bozma doğrultusunda görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
    Mahkemece, davalıların murisi ... ile davacılar arasında yarıcılık şeklinde sözlü kira sözleşmesi yapıldığı, vefatıyla mirasçıları olan davalıların taşınmazı aynı şekilde kullanmaya devam ettiklerinden taraflar arasında kira akdinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği üzere, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
    Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
    Somut olayda: Dava konusu taşınmazın öncesinde davalıların murisi ... tarafından, ölümüyle de davalılar tarafından kullanıldığı davacılar tarafından bu kullanıma karşı çıkılmadığı, ancak dava açmakla rızalarının da son bulduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda mahkemece; tapu maliki davacıların mülkiyet hakkı karşısında davanın elatmanın önlenmesi yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün, müdahalenin men'i yönünden BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara