Esas No: 2021/2865
Karar No: 2022/1494
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2865 Esas 2022/1494 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2865 E. , 2022/1494 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
...
Davacı tarafından, davalı aleyhine 28.07.2017 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.10.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 113 ada 35 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşı tarafından 3/21 payının davalıya satıldığını, mahkemece verilecek süre içinde önalım bedelini yatırmaya hazır olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu payın 150.000,00 TL'ye satın alındığını, diğer paydaşlar satın almak istemediği için davalının aldığını, davacının satıştan bilgisinin olduğunu, satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen zaman dikkate alınarak güncel değerin keşfen belirlenerek önalım bedelinin depo ettirilmesi gerektiğini, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, tapudaki satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı olan 105.515,00 TL önalım bedeli üzerinden davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/7 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle dikkate alınması gerekir.
Somut olaya gelince, dava konusu 113 ada 35 parsel sayılı taşınmazın UYAP üzerinden güncel tapu kaydının ve dosyada mevcut 15.07.2017 tarihli tapu kaydının incelenmesinde; davacı ...'ın taşınmazdaki 5/168 paya 02.06.2015 tarihli intikal edinme sebebine dayalı olarak dava dışı ...,...,... ile birlikte elbirliği halinde malik olduğu; davaya konu 1/7 payın ise 13.04.2017 tarihli satış edinme sebebi ile davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davacının önalım hakkını kullanmasında dayanağı olan 5/168 payın, yukarıda belirtilen diğer elbirliği ortaklarının da davaya dahil edilmek suretiyle muvafakatlarının alınması; ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa, terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacıya uygun bir süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK'nın 373/1. maddesi gereğince davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA; yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karardan bir örneğin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.