Esas No: 2020/1844
Karar No: 2021/2753
Karar Tarihi: 16.06.2021
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1844 Esas 2021/2753 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki ipotek davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat İrem Nur Çakır gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 30.06.2016 tarihli sözleşme ile çeşitli parseller üzerinde bulunan 85 adet dairenin kapı ve pencerelerinin üretim ve montajı işini üstlendiğini, işin 01.02.2017 tarihinde teslim edildiği halde 237.000,00 TL iş bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 85 adet taşınmaz üzerine TMK’nın 893/3 ve devamı maddeleri uyarınca yapı ipoteğinin tescilini ve TMK’nun 1011. maddesi gereği geçici tescil şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının davalı aleyhine dava açarak alacağını ilâma bağlatmadığı, alacağın varlığı davalı tarafından kabul de edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı yüklenici vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yüklenici ipoteği, tescile tabi kanuni ipoteklerdendir (TMY md. 893/III). Yüklenici ipoteklerinin tescilinde tapu kütüğünün rehin haklarına ait düşünceler kısmında “inşaatçı ipoteği olduğu belirtilmektedir (TST md. 35). Yüklenicinin kanuni ipotek hakları, eser sözleşmesine bağlı olarak çalışmayı veya malzeme vermeyi üstlendiği andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabilir.
Tescil talebinde de yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir (TMK md. 895/I,II). Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, üç ayın sonunda tescil isteme hakkı düşer. Ancak tescilin yapılması için alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır (TMK Md. 895/III).
İşe başlarken genellikle yüklenici alacağının miktarı kesin olarak belli olmaması ve taşınmaz mal sahibince de kabul edilmemesi durumunda TMK"nın 1011 ve Tapu Sicil Tüzüğü"nün 48 ve 50. maddeleri hükümleri gereğince, inşaatçı ipoteğinin tescili ile ilgili geçici şerhin verilmesi istemi mahkemeye yapılır. Mahkeme, tarafları dinleyerek veya dosya üzerinden inceleme yaparak şerhe konu hakkın varlığının kabul edilebileceği kanısına varırsa; şerh kararı verir ve kararda şerhin etki bakımından süresi ve içeriği belirlenip; gerektiğinde mahkemeye başvurulması için bir süre verilir.
Türk Medeni Kanunu"nun 1022. maddesi uyarınca da ayni haklar tapu sicil kütüğüne tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. Bu yasal nedenlerle geçici şerh, Türk Medeni Kanunu"nun 896 ve 897. maddelerine göre yüklenicinin, kanuni ipotekten yararlanma bakımından sıra almasını sağlar.
Açıklanan nedenlerle yüklenici ipoteğinin geçici şerhi de tescili de yüklenici ve taşınmaz maliki arasında anlaşma olmadıkça dava yoluyla istenebilir. Taraflar yüklenici alacağının miktarında ve gösterilebilecek teminatta anlaşamazlar ise, yüklenici ipoteğinin tescili davasının görülmesi ve verilecek kararın kesinleşmesi sürecinin uzaması ihtimalini gözeterek geçici şerh davasını açabilirler ve bu davada geçici şerhe karar verilmesi sonucu yapılan geçici şerh, yukarıda açıklandığı üzere yüklenici ipoteğinin mahkemece ya da mal sahibince kabulü hallerinde geçici tescil tarihinden itibaren varlık kazanan ipoteğin kesin tescili, terkin olunacak geçici şerhin tarih ve yevmiye numarası ile yapılır ve sıra almasını sağlar. O halde geçici şerh davası, diğer koşullar bakımından yüklenici ipoteğinin tescili davası ile aynı koşulları taşımaktadır.
Dava konusu somut olayda; davacı yüklenicinin alacağı, davalı ile imzaladığı 30.06.2016 tarihli sözleşme uyarınca yaptığı pencere-kapı imalâtı ve montajından kaynaklanmaktadır. Davacı, borçtan sorumlu olan davalı aleyhine dava açarak alacağını ilâma bağlatmamıştır. Ancak davalı 27.09.2019 tarihli dilekçesi ile davacının 217.000,00 TL tutarındaki alacağını kabul ettiğini istinaf aşamasında mahkemeye bildirmiş, ancak mahkemece sözü edilen dilekçe değerlendirilememiştir. Davalı yüklenicinin bu beyanı TMK’nın 895. maddesi gereğince, kabul mahiyetindedir. Kabulün niteliği ve doğurduğu etki dikkate alındığında her aşamada değerlendirilmesi gereken bir beyandır.
O halde mahkemece yapılacak iş; dava konusu somut olayda TMK’nun 893. ve devamı maddelerindeki şartların oluşup oluşmadığını davalının 27.09.2019 tarihli dilekçesi ve taşınmazların malik durumu değerlendirilerek bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 11.02.2020 tarihli ve 2019/1078 Esas, 2020/237 Karar sayılı kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 16.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.