Esas No: 2021/4872
Karar No: 2022/1551
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4872 Esas 2022/1551 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4872 E. , 2022/1551 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21/05/2010 tarihinde verilen dilekçeyle muhdesatın tespiti ve cins tashihi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/11/2019 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01/03/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra iş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı Yapı Kredi Bankası vekili, imar yoluyla oluşan 606 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın kredi borçlusu ... 'a ait olup, icra satışı neticesinde davacı bankaya geçtiğini, davalının haksız olarak ortaklığın giderilmesi davası açtığını ileri sürerek, taşınmazın üzerindeki muhdesatın davacıya aidiyetinin tespitine, taşınmazın cinsinin bahçeli betonarme ev olarak tashihine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresinde cevap dilekçesi sunulmamış, yargılama sırasındaki beyanlarında, davanın reddini savunmuşlardır.
Makemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, taşınmaz üzerindeki binanın 1959/2400 payının davacıya ait olduğuna, taşınmaz cinsinin "ev ve arsa" olarak tashihine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, banka kredisine esas ekspertiz raporları ile dosya kapsamına göre, taşınmaz üzerindeki muhdesatın öncesinin dava dışı borçlu ...'a ait olduğu, kredi borçlarının takibi neticesinde icra yoluyla davacı bankaya satıldığı anlaşıldığından, davacı aleyhine olacak şekilde eksik pay esas alınarak aidiyet kararı verilmesinin doğru olmadığı, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemeyeceği ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesat mülkiyetinin aidiyetine ilişkin tespit isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, hüküm bozulmuş, davalı ... vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, davanın kabulüne, 606 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine, taşınmazın cinsinin ev ve arsa olarak tashihine dair verilen karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti ve tapuda cins (vasıf) değişikliği isteğine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına göre, Mahkemece mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğinden ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-a)Tapuda cins değişikliği talebine ilişkin yapılan incelemede;
22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğünün 81 ve 85.) Tapu Sicili Tüzüğünün 72 ve 74. maddelerine göre tapu kütüğündeki kaydın değiştirilmesi ve kütük üzerindeki düzeltmelerin, bir başka ifade ile tapuda cins ve vasıf düzeltilmesi işlemlerinin tapu idaresince yapılacağı ve idari bir görev olduğu tartışmasızdır.
Taşınmazlardaki cins değişikliğinin idari bir işlem olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nin 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca yargı yolu caiz olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
b) Karar ve ilam harcına ilişkin yapılan incelemede;
Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın toplam değeri uzman bilirkişi raporuna göre 164.505 TL olup, tapu kaydına göre davalıların payı toplam 441/2400’dür. Davanın konusu, davalıların payına isabet eden muhdesat değeri olduğuna göre, dava sonunda hükmedilecek karar ve ilam harcının ve yargılama giderlerinin de bu değer üzerinden belirlenmesi gerekirken, bina ve arsa değerinin toplamı üzerinden fazla miktarda hükmedilmesi doğru değildir.
c) Muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine ilişkin yapılan incelemede;
Bilindiği üzere; bozma ilamına uyulmuş olmakla ilgilileri lehine usulî kazanılmış hak oluşur ve mahkeme bozma gereklerini yerine getirmek zorundadır. Ne var ki; mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulduktan sonra, bozmaya uyan mahkemece muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.