Esas No: 2011/5347
Karar No: 2012/5896
Karar Tarihi: 01.10.2012
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/5347 Esas 2012/5896 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukatı ...ile davalı vekili avukatı ...geldiler Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, deprem sonucu yıkılan polis karakolu ile lojman inşaatının yıkım ve yeniden yapım bedelinin deprem tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı cevap vermemiş, yokluğunda yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 18.07.1991 tarihli sözleşme ile davalının yapımını yükümlendiği karakol binası ve lojman inşaatının 01.05.2003 tarihinde gerçekleşen depremde hasar görmesi nedeniyle oluşan zararın karşılanmasına ilişkindir. Kural olarak Borçlar Kanununun 362. maddesi uyarınca eserin sarahaten veya zımnen kabulünü müteakip yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur ise de yüklenicinin kasten sakladığı ve usulüne uygun muayene sonucu tespit olunamayan kusurlar hakkında sorumluluğu devam eder. Yapılan şeydeki kusur sonradan meydana çıkarsa iş sahibinin kusuru öğrenir öğrenmez derhal yükleniciye bildirmesi gerekir. Aksi takdirde yüklenici sonradan ortaya çıkan kusurların sorumluluğundan da kurtulur. Somut olayda 01.05.2003 tarihinde bölgede meydana gelen deprem sonucu inşaatın hasarlandığı, binanın şakülünden kaydığı, 17.05.2003 tarihinde idare elemanlarınca düzenlenen teknik raporla saptanmıştır. Bu rapordan sonra 19.07.2003 tarihinde bina yıkılarak ortadan kaldırılmış, 05.08.2004 tarihli müfettiş raporuyla saptanan zararın ödenmesi 18.11.2004 tarihli ihtarname ile davalı yükleniciye bildirilmiştir. Görülüyor ki ayıbın saptanmasından sonra makul sürede iş sahibi idarece yükleniciye bildirimde bulunulmadığı gibi mahkemece mahallinde tespit de yaptırılmış değildir. Oysa az yukarıda değinildiği üzere sonradan ortaya çıkan ayıpların derhal yükleniciye bildirilmesi gerekir. Mahkemece 18.11.2004 tarihli ihtarla süresinde ayıp ihbarı yapıldığı kabul edilmiş ise de ayıbın ortaya çıktığı tarih gözetildiğinde bu ihbarın makul sürede olduğundan söz edilemez. O halde ayıp ihbarı yapılmadığının kabulüyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, davalının 18.11.2004 tarihli ihtarname ile temerüde düşürüldüğü dikkate alınmaksızın deprem tarihinden faize hükmedilmiş olması da BK. 101/1. Maddesi hükmüne aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 01.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.