Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4745 Esas 2020/5666 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4745
Karar No: 2020/5666
Karar Tarihi: 03.12.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4745 Esas 2020/5666 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/4745 E.  ,  2020/5666 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 08.03.2018 tarih ve 2016/533-2018/137 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davalı ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının davalılardan ..."e olan borcuna karşılık vade kısmı boş 03.06.2006 tanzim tarihli, 250.000 USD bedelli bono verdiğini, davalıya olan borcunu dava dışı ... vasıtasıyla ödediği halde dava dışı ..."nun sahte imza ile senedi davalı ... adına ciro ettiğini, senedin arkasında diğer davalılar ... ve ..."ın ciranta olarak gözüktüğünü, son hamil durumundaki davalı ..."in bu senede dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, adı geçenin yetkili hamil sayılamayacağını ileri sürerek senetten dolayı davalılara borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, % 40 tazminatın davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ..., davacının dava konusu bonoya bağlanmış borcunu dava dışı ... aracılığıyla ödediğini, kendisinin de senedi ... adlı bu kişiye verdiğini, ancak daha sonar davaya konu bononun sahte imza ile ciro edildiğini ifade ederek, hakkında açılan davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
    Davalı ... vekili, davalının iyi niyetli üçüncü kişi hamil olduğunu, davacının lehtara karşı ileri sürebileceği def"ileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini belirterek davanın reddine, yararına % 40"dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Diğer davalılara ilanen tebligat yapılmıştır. Bu davalılar davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamışlardır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılardan ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2011/14950 E. 2012/7342 K. Sayılı ve 02.05.2012 tarihli ilamı ile " ... Dava konusu bonoda davacı keşideci durumunda olup, davalı senede ciro yoluyla hamil olmuştur. Görünüşe göre ilk ciro, senedin lehtarı durumundaki ... imzası ile yapılmıştır. Davacı keşideci, kendi imzasını inkar etmemektedir. Senet metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamaktadır. Mahkemece, davalılardan lehtar ..."in yerine sahte imza atılarak senedin tedavüle sokulduğunun Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından alınan raporla belirlendiği kabul edilmişse de yukarıda açıklanan imzaların istiklali ilkesi karşısında bu durum davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmaz. Yerel mahkemenin, lehtardan sonra ciro silsilesinde yer alan ... ve ..."ın mefhum şahıslardan olduğu, davalı hamilin cirantası olan ..."ın açık adresini ve kimlik bilgilerini bilmediği halde bu kişiye 250.000 USD vererek davaya konu senedi almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu yolundaki gerekçesi de kambiyo hukuku ilkelerine uygun düşmemektedir. Hamilin ciro yoluyla senedi devraldıktan sonra cirantasını takip etme gibi yasal bir zorunluluğu bulunmamaktadır. TTK’da yer alan ve kambiyo hukukuna ilişkin ilkeleri belirleyen kuralların kişiden kişiye değişebilen “hayatın olağan akışı” şeklindeki subjektif bir takım değerlendirmelerle ortadan kaldırılması doğru görülemez. Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali(bağımsızlığı) ilkesi ile ilgili olarak Dairemiz uygulaması istikrar kazanmıştır. Her ne kadar, davacı keşideci, lehtara ödeme yaptığını iddia etmiş, buna ilişkin ibraname sunmuş ve davalı ... ödeme iddiasını ve davayı kabul etmişse de keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin senedi iktisabında kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Aksi takdirde, keşideci ile lehdar arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi def’iler müracaatta bulunan iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez (TTK.madde 599). Somut olayda, hamil ...’in senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanamamıştır. O halde davacı keşideci, lehtara ödeme yaptığına ilişkin şahsi def’iyi bu davalıya karşı ileri süremez. Mahkemece, belirtilen bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/19-2238 Esas 2015/1062 Karar sayılı ve 25.03.2015 tarihli kararı ile onanmış, karara karşı davalı ... vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.06.2016 gün ve 2016/19-505 Esas ve 2016/480 Karar sayılı kararıyla "... maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesindeki bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının olanaklı bulunmamasına göre, mahkemece, henüz bu aşamada kesinleşmeyen Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 13.01.2016 tarih ve E:2015/105, K:2016/6 sayılı ceza davasının sonucunun beklenilmesi, bundan sonra maddi olguların nasıl gerçekleştiğinin saptanması, tarafların talepleri de gözetilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. ... O halde, yerel mahkemece yapılacak iş; Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.01.2016 tarih ve E:2015/105, K:2016/6 sayılı ceza davasının sonucunun beklenilmesi, ceza davasında tespit edilen maddi olgular çerçevesinde varılacak sonuca göre bir karar verilmesi olmalıdır. Bu nedenle, davalılardan ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile “onama” yönündeki Hukuk Genel Kurulunun 25.03.2015 gün ve E:2013/19-2238, K:2015/1062 sayılı kararının kaldırılmasına ve direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin sözü edilen kararının Yüksek Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 03.07.2017 günlü ve 2017/17570-16905 Tebliğname 15-2016/72694 sayılı kararı ile ..."in temyiz itirazları red edilerek, aleyhine verilen kararın onandığı, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile ..."in bedelsiz kalmış senedi ..."in imzası taklit edilmek suretiyle tedavüle sürdüğü ve icra takibine koyduğunun sabit olduğu, bu durumda kesinleşen ceza mahkemesi kararı dikkate alındığında, davanın kabulü ile davacının davalı ..."e Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2008/13161 sayılı dosyasında takibe konulan 250.000,00 USD bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine ve kötü niyetle takip başlattığı anlaşıldığından davalının kötü niyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 20.393,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, 03.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara