Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1224 Esas 2022/1754 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1224
Karar No: 2022/1754
Karar Tarihi: 08.03.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1224 Esas 2022/1754 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/1224 E.  ,  2022/1754 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
    ...


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.03.2019 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08.03.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    K A R A R

    I.DAVA:
    1.Davacı vekili, dava konusu 7 ada 125 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı B blok 1. kat 7 numaralı bağımsız bölümün, davalı ... adına kayıtlıyken vekili davalı ... tarafından satışa çıkarıldığını, taşınmazın dava dışı ... adındaki emlakçı vasıtasıyla 110.000,00 TL'ye müvekkiline satışı konusunda sözleşme yapıldığını, müvekkilinin eşi ile olan ihtilafı sebebiyle taşınmazın tapusunun daha sonra yapılmasının kararlaştırıldığını, taşınmazın elektriğini açtırmak için davalı ...'a başvurduğunu, davalının kendisine bir kira kontratı vererek kontratla elektriği bağlatabileceğini söylediğini, haricen satılan taşınmazın 07.07.2007 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini ve bu tarihten itibaren müvekkilinin kullandığını, müvekkilinin 07.07.2007 tarihli sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirdiğini, sözleşme bedelinin tamamını davalı ... vekili davalı ...'a ödediğini, müvekkilinin taşınmazın adına tescilini talep etmesi üzerine davalı ...'un davalı ...'u vekillikten azlettiğini ve bu nedenle taşınmazın tapuda devredilemeyeceğini öğrendiğini, müvekkilinin ...'a başvurarak taşınmazın tapuda adına devrini istediğinde ise, davalı ...'un kardeşi davalı ... ile anlaşmazlıkları bulunduğunu, kardeşinin yaptığı satıştan kendisine pay verilmediğini, bu nedenle tapuda devir işlemi yapamayacağını belirttiğini, taşınmazın daha sonra muvazaalı olarak davalı ...'a satışının yapıldığını, ...’un 80.000 TL öderse tapuyu devredeceğini bildirdiğini belirterek, dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, mümkün olmaz ise müvekkilinin ödemiş olduğu 110.000,00 TL'nin ödeme gününden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalı ... ile davalı ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    II.CEVAP:
    1.Davalı ..., ...'un vekaletnameyi iptal etmesinden dolayı tapuda davacı adına devir işlemini yapamadığını, kendisinin bir kusuru bulunmadığını, davalı ...’a yapılan devrin muvazaalı olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    2.Davalı ... cevap dilekçesinde, taşınmazı diğer davalı ...'a sattığını, kardeşi ... ile aralarında hukuki sorunlar olduğunu, dava konusu taşınmazın bilgisi ve izni dışında ... tarafından davacıya harici satış sözleşmesiyle satıldığını, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğunu, ödediği paraların kime, ne zaman, ne şekilde ödendiğinin açık olmadığını, bu olaylarda bir kusuru olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    3.Davalı ... 12.01.2017 tarihli beyan dilekçesinde, tapu iptali ve tescil davasını kabul ettiğini, dava konusu taşınmazı 28.05.2010 tarihinde emaneten davalı ...’a tapuda devrettiğini ve taşınmazı satabilmek için davalıdan 11.06.2010 tarihinde vekaletname aldığını beyan etmiştir.
    4.Davalı ... vekili, davacıya haricen yapılan satışın geçerli olmadığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını ve muvazaanın söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
    1.İlk derece mahkemesi, 12.06.2013 tarih, 2011/395 Esas-2013/245 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine; davacının tapu iptali ve tescil istemine yönelik davasının reddine; davacı tarafından ... aleyhine açılan alacak davasının kısmen kabulü ile 100.000,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tâhsili ile davacıya verilmesine, davacının davalı ...’dan fazlaya dair taleplerinin reddine; diğer davalılar yönünden açılan alacak davasının reddine karar vermiştir.
    2.İlk derece mahkemesinin 12.06.2013 tarih, 2011/395 Esas-2013/245 Karar sayılı kararının uyuşmazlığın o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gerekçesiyle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05.05.2014 tarih, 2014/2209 E-5782 K sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    3.İlk derece mahkemesi bozma ilamına uyarak verdiği 11.11.2014 tarih, 2014/317 E-2014/385 K sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine; davacının tapu iptali ve tescil istemine yönelik davasının reddine; davacı tarafından ... aleyhine açılan alacak davasının kısmen kabulü ile 100.000,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tâhsili ile davacıya verilmesine, diğer davalılara yönelik davanın reddine karar vermiştir.
    4.İlk derece mahkemesinin 11.11.2014 tarih, 2014/317 E-2014/385 K sayılı kararının, davada öncelikle davalı ...'nın TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olup olmadığı TMK'nın 3. maddesi karşısında yararına geçerli bir tescilin sonuçlarının meydana gelip gelmeyeceğinin saptanması gerektiği, davalı ...’nın iyiniyeti sabit olduğu takdirde ise, davacının sözleşmeye göre ödediği 110.000 TL'den davalı ... ile birlikte ...'ın da sorumlu olduğu düşünülmeden yazılı olduğu üzere satış bedelinin sadece...'dan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.11.2017 tarih, 2015/5730 E-2017/8011 K sayılı ilamıyla oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
    5.İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı ...’a yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu ve davalı ...'ın iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne Muğla ili,...,... parsel (eski ...,... parsel) sayılı taşınmazda kayıtlı B blok 1. kat 7 numaralı bağımsız bölümün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
    IV.TEMYİZ:
    1.Temyiz Edenler:
    1.1.Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    2.Temyiz Nedenleri:
    2.1.Davalı ... vekili, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulamayacağını, muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, diğer davalıların işlemin muvazaalı olduğunu kabul etmesinin müvekkili yönünden bağlayıcılığı olmadığını beyan ederek ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V.GEREKÇE:
    1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
    1.1.Dava, harici satış sözleşmesine ve muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
    2.İlgili Hukuk:
    2.1.Özel hukukta kişilerin irade özgürlüğüne sahip oldukları ve ancak kendi özgür iradeleriyle hak sahibi olup, borç altına girecekleri temel bir ilke olarak benimsemiştir. Bu temel ilkenin doğal sonucu olarak borçlar hukuku alanında sözleşme özgürlüğü ilkesi esastır. Bu ilke sayesinde kişiler özel borç ilişkilerini, hukuk düzeninin sınırları içerisinde yapacakları sözleşmelerle özgürce düzenleme olanağı bulurlar.
    2.2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 1. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 1.) maddesinde sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirlerine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşmenin kurulması sırasındaki irade açıklaması (beyanı) açık veya örtülü olabilir. Ancak kişilerin işlem (sözleşme) iradelerinin sağlıklı olması ve gerçek iradelerini yansıtması büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü irade açıklaması, bir hukukî işlemin temel kurucu unsurudur. Bu nedenle hukukî işlemin geçerli ve amacına uygun bir hukukî sonuç doğurabilmesi için o hukukî işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukukî sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir.
    2.3.Bazı durumlarda irade ile beyan birbiriyle uyumlu olmayabilir. Bu uyumsuzluk istemeden oluşabileceği gibi taraflar bilerek ve isteyerek de gerçek iradeleri ile beyanları arasında uyumsuzluk meydana getirebilirler. İşte bu gibi durumlarda muvazaa, diğer bir anlatımla danışıklılık söz konusu olur. Bu nedenle muvazaa, irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanmaktadır.
    2.4.Pozitif hukukumuzda muvazaa TBK’nın 19. (BK’nın 18.) maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddenin birinci fıkrasında;
    2.5.“Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.
    2.6.Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımdan anlaşılacağı gibi muvazaada, irade ile beyan arasındaki uyumsuzluk sözleşmenin her iki tarafının da isteği sonucunda meydana gelmektedir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu,14.10.2021 tarih, 2017/1-1274 E.-2021/1242 K.)
    2.7.Öte yandan; uygulamada ve doktrinde üçüncü şahısların muvazaa iddialarını her türlü delil ile ispat edebileceği kabul edilmektedir. Bu durumda hakim üçüncü kişinin muvazaa iddiasında varsa yazılı delilleri, tanık sözlerini, her türlü bulgu ve belgeleri, karineleri değerlendirerek karar vermelidir. Bu anlamda hakim, gerçek iradenin dışa yansımasını gösteren bulunabilecek tüm delilleri eksiksiz toplamak, hayatın olağan akışını, tarafların özel durumlarını göz önünde tutarak bir değerlendirme yapmak suretiyle karar vermelidir (Özkaya, Eraslan: İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, 8. Baskı, 2020, s.214 vd.).
    3.Değerlendirme:
    3.1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...’un Kadıköy 7. Noterliğinin 02.05.1996 tarih 13433 yevmiye numaralı vekaletname ile davalı ...’a gayrimenkul satış yetkisi içeren vekaletname verdiği, davalı ...’un davalı ... adına kayıtlı dava konusu ...,... sayılı taşınmazda kayıtlı B blok 1. kat 7 numaralı bağımsız bölümü 07.07.2007 tarihli harici satış sözleşmesiyle davalı ...’a vekaleten davacıya sattığı, sözleşmede satış bedelinin 110.000,00 TL olduğunun ve satış bedelinin banka havalesi veya çekle davalı ... veya vekilinin banka hesabına ödeneceğinin kararlaştırıldığı, satış bedelinin 60.000,00 TL’sinin 01.07.2007 tarihinde, 30.000,00 TL’sinin ise 31.07.2007 tarihinde davalı ...’a ait ancak davalı ... tarafından vekaleten kullanılan banka hesabına ödendiği; bakiye 10.000,00 TL’nin çekle, kalan 10.000,00 TL’nin ise dava dışı ... tarafından davalı ...’un banka hesabına ödendiğinin belirtildiği, dava konusu taşınmaza ilişkin 06.06.2008 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede kiracının ..., kiraya verenin ise ... olduğunun yazılı olduğu; davalı ...’un Bodrum 2. Noterliğinin 04.06.2009 tarih 05386 yevmiye numaralı azilnamesi ile davalı ...’u vekaletten azlettiği anlaşılmıştır.
    3.2.Dosyada bulunan tapu kayıtları, resmi senet ve tapu kütük sayfasının incelenmesinde; dava konusu taşınmazın 10.11.2005 tarihli kat irtifakı tesisi işlemi ile davalı ... adına tescil edildiği, davalının 28.05.2010 tarihli satış işlemiyle taşınmazı davalı ...’a devrettiği, satış bedelinin 29.000,00 TL olduğu görülmüştür.
    3.3.Davalı ..., Kadıköy 1. Noterliği 21.02.2011 tarih 02874 yevmiye numaralı ihtarname ile davacıya taşınmazı tahliye etmesini ve 8 aylık kira bedeli ödemesini talep ettiğini, aksi halde yasal yollara başvurulacağını ve ecrimisil talep edileceğini ihtar etmiş; davacı ise Bodrum 4. Noterliği 08.07.2010 tarih 14470 yevmiye numaralı ihtara cevabında, kira ödemeyeceğini, taşınmazı tahliye etmeyeceğini, taşınmazın adına tescil edilmemesi halinde savcılığa şikayette bulunacağını ve tapu iptali ve tescil davası açacağını bildirmiştir.
    3.4.Davalı ...’ın davacı aleyhine Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/579 E. sayılı dava dosyasında tahliye ve alacak istemli dava açtığı tespit edilmiştir.
    3.5.Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.03.2011 tarihli ifade tutanağında, davalı ...’un dava konusu taşınmazı davacıya 110.000,00 TL bedelle vekaleten sattığını, davacının satış bedelini ödediğini, davalı ... ile vekaleten ilişkisinin 2009 yılında sona erdiğini, davalı ...’dan taşınmazın davacıya devrini istediğini ancak davalının tapu devri için bir miktar para istediğini, daha sonra taşınmazı başkasına devrettiğini, taşınmazı davacının kullandığını ve davalı ...’un yaptığı satışın göstermelik olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
    3.6. Dinlenen tanıkların dava konusu taşınmazın davalı ...’a devrine yönelik görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı anlaşılmıştır.
    3.7.Beyoğlu 42. Noterliğinin 11.06.2011 tarih, 08632 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ... davalı ...’a dava konusu taşınmazı dilediği kişi veya kişilere dilediği bedel ve koşullarda satış yetkisi vermiştir.
    3.8.07.03.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın tapuda işlem tarihi olan 28.05.2010 tarihinde arsa payı dahil değerinin 106.000,00 TL olduğu belirtilmiştir.
    3.9.Davalı ...’un 10.07.2018 tarihli dilekçesinin ekinde yer alan emlak vergisi tahsilat makbuzlarının dava konusu bağımsız bölüme ilişkin olup olmadığı, ödemenin kim tarafından yapıldığı tespit edilememiştir.
    3.10.Anılan yasal düzenlemeler, yargısal kararlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tapu iptali ve tescil davaları kayıt malikine karşı açılabileceğinden, başka bir ifadeyle tapuda kim taşınmaza malik ise dava ona yöneltileceğinden ve dava konusu 884 ada 5 parsel (eski 7 ada 125 parsel) sayılı taşınmazda kayıtlı B blok 1. kat 7 numaralı bağımsız bölüm, tapuda davalı ... adına kayıtlı olduğundan diğer davalıların davacının tapu iptali ve tescil davasını ve davalı ...’a yapılan satışın muvazaalı olduğunu kabul etmeleri davalı kayıt maliki ... aleyhine sonuç doğurmaz. Diğer taraftan, dinlenen tanıkların davalı ... ile satıcısı ...’un davacıya yapılan harici satışı boşa çıkarmak amacıyla el ve işbirliği içerisinde olduklarına ilişkin bir beyanda bulunmamış olmaları, davalı ...’ın, dava konusu taşınmazı devraldıktan sonra, davacıya taşınmazı tahliye etmesi ve kira ödemesi için ihtarname göndermiş ve sonrasında da tahliye ve alacak istemli dava açmış olması karşısında; dava konusu taşınmazın davalı ...’a satışına ilişkin resmi senette gösterilen satış bedeli ile bilirkişi raporunda belirtilen bedel arasında fark olması, davalı ...’ın davalı ... adına dava konusu taşınmazı üçüncü kişilere satış yetkisi veren vekaletname düzenlemesi ve davalı ... ile davalı ... arasında anlaşmazlıkların olması muvazaa iddiasının ispatı bakımından yeterli görülmemiştir.
    3.11.Bu durumda, muvazaanın kanıtlandığından söz edilemeyeceğinden tapu iptali ve tescil davasının reddi ile davacının ikinci kademedeki tazminat talebi yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    VI. SONUÇ:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı ...’a verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

    (Muhalif) (Muhalif)




    K A R Ş I O Y
    Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.








    Hemen Ara