Esas No: 2012/2296
Karar No: 2012/3456
Karar Tarihi: 16.05.2012
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/2296 Esas 2012/3456 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinin davalı vekilinin itirazı üzerine durması nedeniyle itirazın iptâli, icra takibinin devamı, icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davacı vekili, davalı ile müvekkilinin sözlü olarak anlaştıklarını, yapılan işin bedelinin ödenmediğini iddia ederek ... 12. İcra Müdürlüğü’nün 2008/8822 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatmış, davalı vekilinin itirazı sonucu icra takibinin durması nedeniyle bir yıllık süre içerisinde bu davayı açmıştır.
Davalı vekili müvekkilinin davacıya iş yaptırmadığını, aralarında iş yapımı konusunda akdî ilişki bulunmadığını, iş yerinin onarım ve tadilat işlerini ...ve ...’a yaptırdığını, davacının haksız olarak iş yerini işgal etmesi nedeniyle hakkında müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil davası açıldığını, bu davada haklı çıktıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davacı vekilinin müvekkilinin davalıya ait iş yerindeki tadilat ve onarım işlerini sözlü anlaşma sonucu yaptığı iddiası davalı vekili tarafından kabul edilmemiş, davalı vekili taraflar arasında tadilat ve onarımların yapılması konusunda bir anlaşma olmadığını, bu işleri dosyaya sunduğu 14.05.2007 tarihli sözleşme uyarınca ...ile ...’un yaptıklarını belirtilerek davanın reddini istemiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 298. maddesi ile temyiz incelemesinin yapıldığı tarihte yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesi uyarınca miktar da dikkate alınarak, akdî ilişkinin yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. Davacı tarafça dosyaya yazılı bir belge sunulmamış, aksine davalı vekili işleri ...ve ...’a yaptırdıklarını kanıtlar sözleşmeyi dosyaya koymuştur. Akdî ilişkinin inkâr edilmesi durumunda ispat yükümlülüğü varlığını iddia eden davacıdadır. Davacı tarafça
akdî ilişkinin varlığı yazılı belge ile kanıtlanamadığı halde, mahkemece bu konu üzerinde durulmadan tanık beyanlarından söz edilerek akdî ilişki kanıtlanmış gibi işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde ve delil dilekçesinde “her türlü yasal delil” ibaresini de kullanmış olduğundan, davacı vekiline akdî ilişkinin varlığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatılması, bu şekilde akdî ilişkinin varlığı kanıtlandığı takdirde davanın esası hakkında hüküm oluşturulması, akdî ilişkinin varlığının yemin sonucu kanıtlanamaması durumunda ise davanın akdî ilişkinin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.