Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4502 Esas 2022/1990 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4502
Karar No: 2022/1990
Karar Tarihi: 14.03.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4502 Esas 2022/1990 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4502 E.  ,  2022/1990 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ...

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.05.2015 gününde verilen dilekçe ile muhdesatın aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.12.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KARAR

    Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, davalı Hazine adına kayıtlı olan ve kamulaştırma sahasında kalan dava konusu 180 numaralı parsel üzerindeki muhtelif sayıdaki ağaçların mülkiyetinin müvekkillerine ait olduğunun tespitini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacıların işgalci konumunda olup kötüniyetli olduklarından davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 180 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif sayıdaki fıstık ağaçlarının ve tel örgünün davacılara aidiyetinin tespitine, tapu sicilinin beyanlar hanesine işlenmesine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.03.2020 tarihli, 2016/13948 Esas, 2020/2582 Karar sayılı ilamı ile ..."Mahkemece verilen kararda 180 parsel sayılı taşınmazla ilgili "taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif sayıdaki fıstık ağaçlarının ve tel örgünün davacılara aidiyetinin tespitine" şeklinde hüküm kurulmuş, ağaçların sayısı ve kapladığı alan belirtilmeden muhtelif sayıdaki fıstık ağacı denilmekle yetinilmiştir. Hal böyle olunca, davacıya ait olduğu belirlenen muhdesatların nelerden ibaret olduğu, ağaçların sayısı ayrı ayrı tespit edilerek HMK'nın 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Mahkemece, davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif sayıdaki fıstık ağaçlarının ve tel örgünün davacılara aidiyetinin tespitine, tapu sicilinin beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmiş ise de, varılan sonuç ve oluşturulan hüküm az yukarıda zikredilen yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun düşmemiştir. Aidiyetinin tespiti istenen ve mahkemece kabulüne karar verilen tel örgü sisteminin taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütemmim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesatın aidiyeti davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması, ayrıca TMK'nın yazılmasına izin vermediği bir belirtmenin kütüğün beyanlar sütununda gösterilmesi ve HMK'nın 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulmaması doğru değildir..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile dava konusu eski 180 parsel, yeni 119 ada ve 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 10-15 yaşlarında 1355 adet fıstık ağacının davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine, davacının tel örgüye yönelik talebinin ve muhdesatların beyanlar hanesine işlenmesi talebinin ise ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde dava konusu 180 parsel sayılı taşınmaza malik olduklarını ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın sehven ... adına 20.10.1982 tarihinde tescil edildiğini, on yıllık hak düşürücü süre geçtiği için tapu iptal ve tescil davası açamadıklarını belirterek dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların aidiyetinin tespitini talep etmişlerdir.
    Dava konusu 180 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı 05.02.1982 tarihinde kesinleşmiş, 20.10.1982 tarihinde davalı ... adına tescil edilmiş, eldeki dava 27.05.2015 tarihinde açılmıştır.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı düzenlenmiştir.
    Davacıların talebi kadastro öncesinde diktikleri ağaçların aidiyetinin tespiti talebine ilişkin olduğundan, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden mahkemece açılan davanın esasına girilmeden hak düşürücü süre re'sen gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerde temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    14.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Hemen Ara