Esas No: 2021/6743
Karar No: 2022/2104
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6743 Esas 2022/2104 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/6743 E. , 2022/2104 K.Özet:
Asıl ve birleştirilen davalardaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede muhdesat aidiyetinin tespiti mümkün olmaz ise tazminat davası konusuyla ilgili mahkeme kararı incelenmiştir. Kararda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir ve bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemdeki adresine doğrudan tebligat yapılamayacağı belirtilmiştir. Kararda ayrıca, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağına ve istifa eden vekilin istifa dilekçesi vekalet verene ihtaren bildirilmesi gerektiğine değinilmiştir. Daha sonra, davacıların vekili olan avukatın istifa ettiği ancak müvekkillerinin duruşmada hazır bulunduğu ve sonrasındaki aşamalarda yine aynı avukat tarafından temsil edildiği belirtilmiştir. Birleştirilen davacıların yokluklarında devam eden yargılama neticesinde verilen hükümlerin, geçerli olmadığına karar verilmiş ve dosyanın yeniden tebliği sağlanarak yasal temyiz süresi beklenilerek temyiz incelemesi yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2 maddeleri, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2 ve 18. maddeleri ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 82/3 maddesi.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen davalardaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede muhdesat aidiyetinin tespiti mümkün olmaz ise tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Yine, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 82/3 maddesi hükmü gereğince de istifa eden vekilin istifa dilekçesi vekalet verene ihtaren bildirilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Asıl dava davacısı ...'in ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ...'nın vekili olan Av. ...'ın; 28.10.2009 tarihli celsede müvekkilleriyle irtibat kuramadığını beyan ederek vekillik görevinden istifa ettiği hususunun davacı asillere tebliğini talep ettiği, ilgili duruşma tutanağının davacı her üç asile de usulüne uygun tebliğ edilerek belli gün ve saatte duruşmaya gelmeleri veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri gerektiğinin ihtar edilmesi üzerine, asıl dosya davacısı ...'in duruşmalara devam ettiği ve sonrasındaki aşamalarda yine Av. ... tarafından temsil edildiği, birleştirilen dosya davacıları ...,... 'in ise davayı asil olarak takip etmedikleri gibi kendilerini bir vekil ile de temsil ettirmedikleri anlaşılmıştır. Bu şekilde birleştirilen davacıların yokluklarında devam eden yargılama neticesinde birleştirilen dosyalar davacıları " ... ve ... hakkındaki davanın HUMK 409/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına" dair verilen 23.02.2011 ve "davanın reddine" dair verilen 21.01.2021 tarihli hükümlerin ise davacı asiller ...,... yerine istifa eden Av. ...'a tebliğ edildiği ve geçerli olmadığı anlaşılmıştır. O halde, birleştirilen dosyalar davacıları ...,... 'in adreslerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararların tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 16.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.