Esas No: 2021/3602
Karar No: 2022/2147
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3602 Esas 2022/2147 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3602 E. , 2022/2147 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
...
...
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 05.03.2015 tarihinde verilen dilekçelerle elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve kal, davalı vekilinin davacılar aleyhine 08.07.2019 tarihinde verdiği dilekçeyle temliken tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 30.10.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nce istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, el atmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabul kısmen reddine, kal talebinin ve davalının temliken tescil talebinin reddine dair verilen kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların, tarla vasıflı taşınmaza 1/2 hisse oranında malik olduklarını, davalının davacıların söz konusu taşınmazının bir kısmını bina inşa etmek suretiyle kullandığını belirterek davalının müdahalesinin önlenmesine taşınmaz üzerinde bulanan yapı ve eklerinin kalini, elatmanın önlenmesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.982,50 TL ecrimisilin ait olduğu yıllardan itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın diğer hissedarlarının kendisine muvafakat verdiklerini, davacıların el atmanın önlenmesi ve kal davası açma hakları olmadığını, taşınmazı harici olarak senet karşılığı aldığını ancak hukuki imkansızlık nedeniyle adına tescil ettiremediğini, iyi niyet sahibi olduğunu, binanın bedelinin davaya konu arsa bedelinden çok fazla olduğunu, davanın mahkemece kabul görmesi halinde arsa değeri olan muhik bir bedel belirlenerek bu bedelin taraflarınca ödenmesi karşılığında arsanın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile feragat nedeniyle kal talebi açısından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, toplam 4.554,00 TL ecrimisilin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
1. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararında davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin hangi miktarlar baz alınarak belirlendiğinin açık olmadığını, kal talebi yönünden harç yatırılmadığından davalı yana maktu vekalet ücreti belirlenmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iyi niyetli olarak haricen satın aldığı arsa payı üzerine bina inşa ettiğini, diğer tapu maliklerinin muvafakat ettiğini, karar tarihi itibariyle hissedar olduğunu, davalı hakkında el atmanın önlenmesine karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, hükmedilen ecrimisil miktarının yersiz, hukuksuz ve fazla olduğunu, davalı lehine hükmedilen, kal talebi yönünden 15.614,32 TL nispi vekalet ücretinin de eksik hesaplandığını, red edilen ecrimisil yönünden de ayrıca vekalet ücreti verilmesi gerekirken bu hususta karar verilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, el atmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabul kısmen reddine, kal talebinin ve davalının temliken tescil talebinin reddine karar verilmiştir.
2. Daire, davalının paydaşlardan dava dışı ... dan (davacı olmayan paydaştan) haricen pay satın aldığı, harici satış sözleşmesine dayalı bedelden kaynaklanan kişisel hakkını kendi bayiine karşı ileri sürebileceği, taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahalede bulunulduğu, yargılama devam ederken davalının haricen satın aldığı kısmın tapuda resmi olarak kendisine temlik edildiği ve davacıların taşınmazda kullandığı bölüm bulunmadığı nazara alınarak davacıların payına yönelik el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını açıklamıştır.
3. Kararda, karşı dava yönünden; çaplı taşınmaza taşkın yapılanma halinde yapı sahibinin iyi niyetli olduğunun, kabul edilebilmesi bakımından davalının resmi mercilere müracaat ettiğini kanıtlanamadığı gibi, davacıya ait çap kaydının da bulunmadığı gerekçesiyle temliken tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, ayrıca harcı tamamlanmayan değer üzerinden vekalet ücreti takdiri ve red edilen ecrimisil miktarı üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesin de doğru olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verildiği izah edilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz nedenleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmü katılma yoluyla temyiz ettiğini, davalının temliken tescil talebi reddedilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar tarihi itibariyle hissedar olmasının dikkate alınmadığını, hükmedilen ecrimisil miktarının hukuka aykırı ve fazla olduğunu, vekalet ücretlerinin hesaplanmasında hataya düşüldüğünü ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların temyiz taleplerinin süresinde olup olmadığı, el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 12/1/2011 tarihli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin “Temyiz edilebilen kararlar” kenar başlıklı (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.”
2. Aynı Kanun’un 366 nci maddesi şöyledir:
“(1) Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.”
3. Değerlendirme
a. Davacı Temyiz Talebi Yönünden Yapılan İncelemede:
1. Davacı kararı katılma yoluyla temyiz ettiğini açıklamıştır. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, usulüne uygun olarak davacı vekiline 24.9.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi 6100 sayılı Kanunu’nun 361 inci maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süreden ve kararın tebliğinden önce 17.8.2020 tarihinde verilmiştir. Bu durumda davacı temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmıştır.
2. Bölge Adliye Mahkemesince davalının defi olarak ileri sürdüğü temliken tescil talebinin reddine karar verdiğinden, red kararı yönünden kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HKM’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
b. Davalı Temyiz Talebi Yönünden Yapılan İncelemede:
1.Bölge Adliye Mahkemesi karar, usulüne uygun olarak davalı vekiline 8.6.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi HKM’nın 361 inci maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçirildikten sonra 16.7.2020 tarihinde verilmiştir.
2. HKM’nın 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 12'nci bendinden sonra gelmek üzere ve yeni bir bent olarak “Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen temliken tescil talebi yönünden 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine’’ cümlesinin yazılmasına, hükmün HMK'nın 370'inci maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA,
3. Dosyanın kararı veren İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4. Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye İADESİNE, 21.3.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.