Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/4680 Esas 2012/2301 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4680
Karar No: 2012/2301
Karar Tarihi: 09.04.2012

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/4680 Esas 2012/2301 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2011/4680 E.  ,  2012/2301 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile 02.07.2003 tarihli sözleşmeye dayalı olarak açılmış olup, gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
    Arsa sahipleri ...ve ... ile davalı kooperatif arasında ... Noterliği"nce doğrudan düzenlenen 22.12.2000 tarihli 7561 yevmiye numaralı ve “Düzenleme Şeklinde Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” başlıklı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmıştır. Yüklenici kooperatif, sözleşme konusu 105 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza sözleşmedeki koşullarla inşaatın yapımını ve sözleşmenin 13. maddesi gereğince, davacılara verilmesi kararlaştırılan 6 adet dairenin, 21. maddesinde öngörüldüğü üzere “Anahtar Teslimi” şeklinde teslimini yüklenmiştir.
    Sözleşmenin 17. maddesi; “İskan ruhsatının alınması, yer sahibine dairelerin teslim tarihi, yer sahibine teslim edilecek dairelerin bitim tarihini sözleşme tarihinden sonraki 4 aydan sonra başlayacak olup, süresi 60 (altmış) aydır. Bu tarih kesin ve nihaidir. Bu tarihten itibaren alıcı taraf geciken her gün için yer sahibine yüz dolar ödemekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin bu hükmüne göre, arsa sahiplerine ait 6 adet bağımsız bölümün 22.04.2006 tarihinde yüklenici tarafından teslimi gerekirdi. Oysa, davacılar ile yüklenici kooperatif arasında düzenlenen ve doğruluğu yanlarca kabul edilen 25.01.2010 tarihli teslim tutanağına göre ise, 6 adet bağımsız bölüm, yüklenici tarafından davacılara belirtilen tutanak tarihi itibariyle teslim edilmiştir. Yüklenici kooperatif tarafından inşaatın teslimindeki gecikmenin haklı sebeplere dayandığı yasal delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, yüklenici kooperatifin 22.04.2006 tarihinde, “işin tesliminde temerrüde” düşmüş olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan ... ve ...ile davacılar arasında yapılan ve ... Noterliği"nce doğrudan düzenlenen 02.07.2003 tarihli ve 3821 yevmiye numaralı sözleşme gereğince, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin konusu olan 6 adet daire davacılara satılmış ve ayrıca arsa sahiplerince, Borçlar Kanunu"nun 162 ve devamı maddeleri uyarınca ve aynı Kanun"un 163. maddesine uygun şekilde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan tüm alacakları, davacılara temlik edilmiştir.
    Borçlar Kanunu"nun 106/II. maddesi gereğince, yüklenici davalı, teslimini yüklendiği 6 adet daireyi teslimi gereken 22.04.2006 tarihinde teslim etmediğinden temlik alacaklısı davacılar gecikme nedeniyle yükleniciden maddi tazminatın tahsilini isteyebilirler. Davada da 22.04.2006 tarihi ilâ teslimin gerçekleştiği 25.01.2010 tarihi arasındaki 1338 günlük gecikme süresi için hükmü yukarıda açıklanan 22.12.2000 tarihli sözleşmenin 17. madesi gereğince, gecikme tazminatının tahsili istenmiştir. Mahkemece, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 17. maddesi hükmünün “ifaya ekli ceza” niteliğinde olduğu kabul edilmiş ise de; mahkemenin bu yöndeki kabulü, sözleşmenin 17. maddesinin kapsamına aykırı bulunmaktadır. İfaya ekli ceza, Borçlar Kanunu"nun 158/II. maddesi hükmünde düzenlenmiş olup; sözleşmenin saptanan zaman veya yerde yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere yanlarca kararlaştırılan cezadır. Oysa, Borçlar Kanunu"nun 18. maddesi gereğince ve “Amaca göre yorum kuralı” uyarınca sözleşmenin 17. maddesi hükmü değerlendirildiğinde; işin tesliminde yüklenicinin temerrüdünün gerçekleşmesi durumunda Borçlar Kanunu"nun 106/II. maddesine göre yanlarca kararlaştırılan gecikme tazminatının düzenlendiği sonucuna varılmaktadır.
    Diğer yandan mahkemece, dava konusunun ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu kabul edildiği halde, Borçlar Kanunu"nun 44. maddesi hükmü uygulanarak belirlenen miktardan indirim yapılması da kabul şekli bakımından çelişkili olmuştur. Çünkü, ifaya ekli cezada indirim, Borçlar Kanunu"nun 161. maddesi gereğince olanaklıdır. Kaldı ki; gecikme tazminatının tahsili davasında da Borçlar Kanunu"nun 44. maddesi hükmü uygulanamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.10.1991 tarih, 1991/15-340 Esas ve 1991/467 Karar sayılı ilâmında da vurgulandığı üzere; zarar görenin kusuruna hukuki sonuçlar veren Borçlar Kanunu"nun 44. maddesi, aynı Kanun"un 98. maddesinin yaptığı yollama ile sözleşme ilişkilerine de uygulanabilir. Ancak, Borçlar Kanunu"nun 44. maddesinde, kural olarak zarar görenin kusuru, gecikme tazminatının indirim sebebi olarak kabul edilmiştir; buradaki kusur, aynı Kanun"un 41. maddesi hükmündeki kusurdan farklıdır. Özel olarak belirlenen davranışlar, maddi tazminatın belirlenmesinde etkili neden olarak öngörülmüştür. Zarar görenin, “zarara razı olması” yahut “eylemi zararın oluşmasına” veya “zararın artmasına yardım etmesi” hallerinde maddi tazminat kaldırılabilir ya da indirilebilir. Bu özel nedenler olmadıkça maddi zararın bir kısmı arsa sahiplerine ya da iş sahibine yükletilemez. Açıklanan bu hukuksal sebeplerle; mahkemece yazılı gerekçelerle gecikme tazminatı tutarından indirim yapılması doğru olmamıştır.
    Mahkemece yapılacak iş, taleple bağlı kalınarak ve davacı ıslahı da gözetilerek 1338 günlük süre için günlük 100 doların TL karşılığı hesaplanarak varılacak sonuca göre uyuşmazlığın hükme bağlanmasından ibaret olmalıdır.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 09.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara