Esas No: 2021/5398
Karar No: 2022/2377
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5398 Esas 2022/2377 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5398 E. , 2022/2377 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01/07/2015 gününde verilen dilekçe ile vasiyetnamenin tenfizi istenmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/07/2020 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 29/03/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı, murisin Kadıköy 3. Noterliği'nde düzenlenen 18.08.1989 tarihli vasiyetname ile, Kadıköy'de bulunan toplam 7 dairesinden 4'nü kendisine, 3'nü davalıya bıraktığını; murisin ölümünden sonra vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, davalının açtığı vasiyetnamenin iptali davasının reddedildiğini, vasiyetnamenin tenfizine karar verildiğini; bugüne kadar, tarafların, kendilerine vasiyet edilen daireleri vasiyetnameye uygun olarak kullandıklarını; ancak, gayrimenkulün halen muris adına kayıtlı olduğunu ve tenfiz kararının tescil hükmünü içermemesi nedeniyle, tescil işleminin tapu dairesince yapılamadığını öğrendiğini; vasiyet edilen dairelerde kat mülkiyetinin kurulmadığını, kat mülkiyetinin idari yoldan kurulmasının da mümkün olmadığını belirterek; vasiyetnameye konu taşınmaz üzerinde bulunan binada kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak, vasiyetnamenin tescile imkan verecek şekilde tenfizine, tapunun iptali ile vasiyetnameye konu birinci kattaki 4 ve 5 nolu ve ikinci kattaki 6 ve 7 nolu dairelerin adına tapuya tesciline; kat mülkiyeti kurulması mümkün olmazsa, taşınmazın arsa olarak 4/7'sine tekabül eden kısmın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; vasiyet alacaklısının dava hakkının, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını; bu nedenle, öncelikle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini; kat irtifakı kurulmasının idari bir işlem olması sebebiyle, bu hususta doğrudan dava açılamayacağını; Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1996/337 E.; 1996/508 K. sayılı ilamıyla zaten vasiyetnamenin tenfizine karar verildiğinden kesin hüküm sebebiyle davanın reddi gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile kat mülkiyeti kurulmak suretiyle, bodrum kat 1 nolu, zemin kat ön cephede bulunan 2 nolu ve zemin kat arka cephede bulunan 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına, 1. normal kat ön cephede bulunan 4 nolu, 1. normal kat arka cephede bulunan 5 nolu, 2. normal kat ön cephede bulunan 6 nolu ve 2. normal kat arka cephede bulunan 7 nolu bağımsız bölümlerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, vasiyetnamenin tenfizine karar verilmiş; hükümün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/14407 Esas–2015/2188 Karar sayılı ve 16/02/2015 tarihli kararı ile; " ... her ne kadar, davalının zamanaşımı savunması, 05.03.2013 tarihli ara karar ile mirasın yıllanmayacağı gerekçesiyle reddedilmiş ise de; 743 Sayılı MK'nın 580. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi üzerinde durulmamış, bu husus gerekçeli kararda tartışılmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; davalının zamanaşımı savunması ile ilgili yasal düzenleme üzerinde durulup, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; mirasın yıllanmayacağı gerekçesiyle, davalının zamanaşımı def'inin reddi doğru görülmemiştir. " gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, 743 sayılı MK. 580. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, anılan karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/2850 Esas – 2017/3419 Karar sayılı ve 21/03/2017 tarihli kararı ile onanmıştır.
Onama ilamına karşı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13460 Esas – 2018/2335 Karar sayılı ve 12/03/2018 tarihli kararıyla "... Miras bırakan, henüz kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış olan taşınmazda yeralan belirli dairelerin çocukları olan taraflara verilmesini vasiyet etmiştir. Vasiyet, kat mülkiyeti yasası hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte dolayısıyla şimdilik infaz imkanı vermemektedir. İnfaz imkanının doğması 634 sayılı kat mülkiyeti yasasının 12., 14. ve 50.maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin veya kat irtifakının kurulmamış olması Borçlar Kanununun 117/1.maddesinde yer alan ve borcun sukutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez. Şahsi hak sahibi davacının isteğini kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmasına talik etmek de Medeni Kanunun 2.maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz. Kat mülkiyeti Kanununda kat mülkiyetine elverişli bir yapı yapılması halinde kat mülkiyeti kurulmasının dava yolu ile istenmesine engel bir hüküm yoktur. Davacının isteği bu yönü de kapsar. Mahkemece, anılan yasa hükümleri değerlendirilerek davalının zamanaşımı defi yönünden karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirdiği halde mahkeme kararının yanılgı ile onandığı yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşılmıştır." gerekçesiyle karar düzeltme talebinin kabulune karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, vasiyetnamenin tenfizine, 3007 Ada, 3 parselde bulunan ve ... adına olan tapu kaydının iptali ile, taşınmazın 300/700 hisse ile ... ve 400/700 hisse ile ... adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim, murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.
Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK. 7.6.1966 tarih 738 – 309 sayılı ve 2.HD 10.05.2001 tarih 5921 – 7312 sayılı kararları).
Davaya konu vasiyetname Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte, dolayısıyla şimdilik infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. İnfaz imkanının doğması 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 12, 14 ve 50. maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin kurulmamış olması; Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde yer alan ve borcun sübutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez.
Yargılama sırasında mahkemece, davaya konu tapu kaydı incelenmiş; vasiyetnameye konu taşınmaz 3007 ada, 3 parsel sayılı (eski 194 pafta, 764 ada, 2 parsel ) 220,00 m² alanlı olup, tamamı ... adına arsa vasfı ile kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti keşif sonucunda gerekçeli raporu ile; taşınmazın 2981 sayılı yasa uyarınca onaylattırılmış rölöve projesinin mevcut olduğunu, taşınmazın yapı kullanma izin belgesinin geçici olduğunu, daimi yapı kullanma izin belgesine çevrilmesinin gerektiğini, taşınmaz üzerindeki binaya ait daimi nitelikle yapı kullanma izin belgesi mcvcut olmadığından kat mülkiyeti kurulması mümkün olmadığını, belirtilmiş ise de yapı kullanma izin belgesinin daimi yapı kullanma izin belgesinine çevrilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmamıştır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazın üzerinde yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtilip, dava konusu taşınmaz üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, yapının projeye uygun olup olmadığı hususunun alınacak bilirkişi raporu ile belirlemek olmaktır.
Bilirkişi raporu ile yapının projeye uygun yapıldığı anlaşılırsa o takdirde, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı yönünde araştırma yapılarak bağımsız bölümlerin arsa payları ile ilgili açıklayıcı rapor alınması gerekir. Aksi halde, yani yapının projeye uygun yapılmadığı anlaşılırsa o takdirde projenin veya yapının ıslahının mümkün olup olmadığını araştırarak, bu konuda ıslah ve kat mülkiyeti kurulması için gerekli belgeleri düzenleyip ibraz etmek üzere davacıya yetki ve mehil verilmelidir. Davacı tarafından, ibraz olunan belgelere davalıların bir itirazı olduğu takdirde bunları objektif kurallar çerçevesinde inceleyip, düzeltmelidir.
Bundan sonra, mahkemece; taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline, objektif imkansızlık varsa, yani kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulması mümkün değilse; o takdirde 3007 Ada, 3 Parseki binada yer alan ve davacıya vasiyet edilen dairelerin vasiyet alacaklısı olan davacıya ait olduğunun tespitine, vasiyetin tapunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesi, gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya,toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun kararın bozulması yönündeki görüşüne katılmamaktayız.