Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/4243 Esas 2012/1746 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4243
Karar No: 2012/1746
Karar Tarihi: 19.03.2012

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/4243 Esas 2012/1746 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2011/4243 E.  ,  2012/1746 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, maddi tazminatın tahsili ile İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi hükmü gereğince icra takibine takip borçlusu davalının vaki itirazının iptâli istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 19.593,31 TL tutarındaki asıl alacak üzerinden takip borçlusunun itirazının iptâline ve ayrıca 5.000,00 TL kâr kaybının da davalıdan tahsiline karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davalı vekili, davada Tebligat Yasası ve Tüzüğüne uygun şekilde davalıya dava dilekçesinin ve mahkemece verilen kararın tebliğ olunmadığını savunmaktadır. Gerçekten de; mahkemece verilen 2007/544 E., 2009/690 K. sayılı karar ile hükme bağlanan davanın yargılamasının yenilenmesi istemi ile açılan dava, ... 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/287 Esas, 2010/476 sayılı Kararı ile sayısı yukarıda belirtilen “kararın kesinleşmediği” gerekçesiyle reddine karar verilmiş ve verilen karar ise Dairemizin 2010/7695 Esas, ve 2011/1403 Karar sayılı ilamı ile onanmış ve karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın mahkemece verilen 2010/287 Esas, 2010/476 Karar sayılı bu karar kesinleşmiştir.
    Dava dosyası kapsamındaki davalıya yapılan tüm tebligatlar incelendiğinde tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun yapılmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Ne var ki; dava dilekçesinin Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümlerine uygun ve hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde davalıya tebliğ edilmesi; taraf teşkilinin sağlanması ve savunmasını yapabilme olanağının sağlanması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde uyuşmazlığın esası incelenerek hükme bağlanması zorunludur. Dava dilekçesinin yasaya uygun biçimde davalıya tebliğ edilmemesi, savunma ve hukuki dinlenilme hakkını bertaraf edecek nitelikte bir usul hatasıdır. Oysa HMK’nın 27. maddesi gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olan hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Mahkemece,davalının hukuki dinlenilme hakkını ve bu kapsamdaki savunma hakkını ihlal eder şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüne, kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara