9. Ceza Dairesi 2020/1321 E. , 2020/2700 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik, tehdit, dolandırıcılık
Hüküm : Mahkumiyet, beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-İddianame içeriğinde yer alan; "Yaşadığı ekonomik sıkıntılar dolayısıyla borçlarını ödeyemediği gibi bankalardan da kredi alamayan müşteki ..."in kendisinden 10.000 TL borç para istemesi üzerine şüpheli ..."nın 10.000 TL vermeyi kabul ettiği ancak bunun karşılığında daha parayı vermeden 4.000 TL faizde dahil olmak üzere müşteki ..."den 14.000 TL bedelli senet aldığı, buna rağmen müşteki ..."e hiç bir şekilde para vermediği aksine vermediği bir paranın faizini istediği,
Müşteki ..."in verdiği senedi geri alabileceği ümidi ile değişik tarihlerde faiz adı altında şüpheli ..."ya ödemeler yaptığı, ancak buna rağmen şüpheli ..."nın senetleri iade etmediği bilakis "Eğer bana para vermezsen senetleri icraya veririm, sana adam gönderir seni öldürürüm" diyerek müşteki ..."i tehdit ettiği,
Bu tehdit karşısında şahsına zarar verilmesinden korkan müşteki ..."in şüpheli ..."nın isteği ile senetlerin kendisine iade edileceği beklentisiyle İzmit Körfez Sanayi Sitesi 416. Blok No:20 adresindeki dükkanını şüpheli ..."nın eşi şüpheli ..."nın çekeceği kredi için temin gösterdiği, ardından da anılan dükkanın mülkiyetini şüpheli ..."ya devrettiği, ancak yine de senetleri alamadığı," şeklindeki tehdit ettiği iddiası karşısında, iddianamede tehdit olarak nitelenen eylemin sübutu halinde yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağını, delillerin topluca takdir yetkisinin 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. maddesi uyarınca eylemleri nitelendirme ve kanıtları değerlendirme görevinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu, delillerin birlikte takdir edilmesi bakımından tefecilik ve dolandırıcılık suçundan açılan davaların da birlikte görülmesinde zorunluluk bulunduğu cihetle, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında;
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında tefecilik suçundan, Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/10/2013 günlü ve 2012/189 Esas, 2013/510 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2015/13260 Esas- 2019/11847 Karar sayılı kararıyla 12/12/2019 tarihinde kesinleştiği, sanık ... açısından suç tarihinin 21/12/2010 olduğu, iddianame tarihinin 13/02/2012 olduğu; temyize konu bu kamu davasında ise, anılan beyanlardan anlaşılan duruma göre suç tarihinin 2011 yılı, iddianame tarihinin 04/09/2013 olması ve ayrıca; sanığın hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tek tefecilik suçunu oluşturması ve sanığın suçtan zarar görenleri farklı olan söz konusu eylemleri hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunduğunun anlaşılması karşısında, mahsup hükümlerinin değerlendirilmesi gerekliliği,
Yasaya aykırı, sanık müdafi, katılan kurum vekili ve müşteki ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, 16/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.