Esas No: 2021/3191
Karar No: 2022/2567
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3191 Esas 2022/2567 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3191 E. , 2022/2567 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 09/06/2014 ve 24/02/2016 günlerinde verilen dilekçeler ile miras payının devri sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 19/07/2016 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16/02/2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. ... karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Dava miras payının devri sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, murisi ...'in 28.11.1987 tarihinde vefat ettiğini, 1817 ada 45 parsel sayılı taşınmaz ile 90 parsel sayılı taşınmazların davacılar ile davalıların annesi ...'e miras olarak kaldığını, taşınmazların aynen taksim edilememesi üzerine ortaklığın giderilmesi için dava açıldığını, dava devam ederken tarafların 24.04.1989 tarihinde miras taksim sözleşmesi imzaladıklarını, davalıların annesi ...'in 45 ve 90 parseldeki paylarını davacılara sattığını satış bedelinin ödendiğini, intikaller yaptırılamadan 11.11.1996 tarihinde ...'in vefat etmesi üzerine davalıların da taşınmazın müvekkillerine devrine yanaşmadıklarını, her iki parsel üzerindeki davalı paylarının iptali ile müvekkilleri adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin annesinin, davacıların babasının ikinci eşi olduğunu, sağlığında davacılar aleyhine izaleyi şuyu davası açtığını ancak bu davadan vazgeçtiğini, taraflar arasında anlaşma için görüşmeler yapıldığının doğru olduğunu ancak bu görüşmelerin sonuca ulaşmadığını, ibraz edilen miras taksim mukavelesinden görüleceği gibi ... tarafından değil vekili olan Av.... tarafından imzalandığını, murisin, avukatına miras taksim sözleşmesi yapmak için yetki vermediğini,zaman aşımı süresinin geçtiğini beyanla, reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., yargılamaya katılmadığı gibi, cevap da vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 1817 ada 90 parsel ve 2352 ada 45 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
TMK’nun 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasın da düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.
Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, TMK.nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkan sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir (25.1.1984 T. 1983/3 Esas, 1984/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Dürüstlük kuralı, bir kimseden dürüst bir insan olarak beklenen davranışı ifade eder. Bir davranışın bu nitelikte olup olmadığı, toplumda geçerli ahlak ölçülerine gelenek ve göreneklere, karşılıklı uygulana gelen teamüllere ve hakları sağlayan ilişkilerin amacına göre tayin edilir.
Diğer yandan, hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı belirlenirken; o kişinin hakkın kullanılmasında geçerli ve haklı bir yararının varlığı, hakkın kullanılmasının sağlayacağı yarar ile başkalarına vereceği zarar arasında aşırı oransızlığın olmaması, bir kimsenin kendi ahlaka aykırı davranışına dayanmaması ve uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunmaması gibi ölçütler hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirler.
Bir hakkın, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar vermesi, hakkın kötüye kullanımını oluşturur. Bu durum da hak sahibinin başkasını zarar verme amacıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan, başkasına zarar verme kastı değil, fakat hakkın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Hakkın kötüye kullanımının genel yaptırımı, hukuk düzeninin her hangi bir hakkın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılmasını korumamasıdır. Bu, bir kimsenin hakkını objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanmakla gerçekleşmesini arzuladığı amacın ya da hukuki sonucun elde edilmesini sağlayacak imkanlardan yoksun bırakılması demektir.
Somut olayda; Miras Taksim Mukavelesi başlıklı 24.04.1989 tarihli belgenin ... vekili Av.... tarafından imzalandığı, buna göre ...'in eşi ...'den intikal eden 45 parseldeki ev ve 90 parseldeki payına isabet eden ve edecek olan eşyalara karşılık olmak üzere 25 Milyon TL karşılığında diğer hisselere bu gayrimenkullerin ve menkullerin devrine muvafakat ettiği, hiçbir hakkının kalmadığı, diğer mirasçıların dilediği gibi bu iki gayrimenkulü tasarruf edebilecekleri, 19 Milyon TL'nin nakden alındığı, kalan bedelin 05.06.1989 tarihinden başlayarak 05.04.1990 tarihine kadar 600 Bin TL olarak 10 eşit taksitte ödeneceği, Av....'un aynı tarihte 19 Milyon TL'ye mahsuben 16 Milyon 500 Bin TL'yi mirasçılar vekili Av....'den peşin aldığının yazılı bulunduğu, aynı sözleşmenin arka kısmında 04.05.1989 tarihinde 2 Milyon TL ödendiği, yine 20.05.1989 tarihinde ... vekili ... tarafından 500 Bin TL alındığı, böylelikle 19 Milyon TL'nin alınmış olduğunun, kalan tutarların taksitle bankaya yatırılacağının belirtildiği, sözleşmede mirasçılar vekili Av.... ile ... vekili Av....'un imzasının olduğu, başkaca imza bulunmadığı, Yapı Kredi Bankası A.Ş.Cevizli Şubesi tarafından düzenlenmiş bulunan banka dekont örneklerinden ise sözleşmede belirtildiği üzere 10.07.1989 tarihinden başlamak üzere aylık 600 Bin TL'nin ... hesabına ... teslimatı olarak yatırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 16.02.2021 tarihli, 2016/18215 Esas- 2021/948 Karar sayılı mahalline iade kararının gereği olarak 24.04.1989 tarihli miras payının devri sözleşmesinde ... vekili olarak imzası bulunan Av. ...’a ... tarafından verilen vekaletnamenin bir örneği ilgilisinden temin edilememiş ise de dosya içeriğinden dava konusu taşınmazların zilyetliğinin davacılara devredildiği, 24.04.1989 tarihli miras payının devri sözleşmesinin içeriğinin yerine getirildiği anlaşıldığından, davalı tarfından vekaletnamenin eksik olmasına dayanılması hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edileceğinden yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 3.050,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ...'tan alınarak davacılara verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.