Esas No: 2021/5497
Karar No: 2022/2625
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5497 Esas 2022/2625 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5497 E. , 2022/2625 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
K A R A R
Dava, ihalenin feshi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin Ayvalık Satış Memurluğunun 2012/21 satış sayılı dosyasında 206.000,00 TL teklifle ihaleye katıldığını, ancak bu ihalenin usul esas ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ihalenin yapıldığı yerin 30 kişinin sığabileceği bir yer olmadığını, kimin ne pey verdiğini, ne olduğu anlaşılamadan ihalenin bittiğini, ihalede en yüksek peyi veren davalıda ihalenin kaldığını, ancak satış mahallinde bu peyin bir sıfırı fazla koyma nedeniyle 221.100,00 TL verecekken yanlışlıkla 2.211.000 TL verildiğini, bu konuda eğer davalı davaya gelmez ve beyan vermez ise bu konuda zorla getirilerek beyanlarının alınmasını, ihaleye esas teşkil eden kıymet takdiri üzerinden yıllar geçmesine rağmen 2012 yılının kıymet takdirinin esas alınmasını ve bu değerden ihaleye çıkılması ihalenin feshi nedeni olduğunu belirterek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ..., ... ve ... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekili söz konusu satış dosyasından üç farklı taşınmazın satışı yapıldığını, davacı yalnızca ... parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazın açık artırmasına katıldığını, diğerlerine katılmadığını, teklif verdiği 2 nolu taşınmaz için 206.000,00 TL teklif verdiğini, davacının iddia ettiği 3 nolu taşınmazın ihalesinde hataya düşüldüğünü, bir sıfır fazla konulmak suretiyle yanlışlık olduğunu belirttiği açık artırmaya katılmadığını belirterek davacının 2 nolu taşınmaz bakımından kendi isteği ile daha yüksek pey ileri sürmediğinden, 3 nolu taşınmaz bakımından ise ihaleye katılmadığından bahisle hukuki yarar bulunmaması nedenleriyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine; yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine idari para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
1) 373/4. maddesi; "Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir." hükmünü,
2) Geçici 3/2. maddesi; "Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez." hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan Yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. Diğer bir anlatımla, Yargıtay’ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, eş söyleyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Somut olaya gelince; Aleyhine temyiz yoluna başvurulan karar, Ayvalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.01.2021 tarihli 2020/181 Esas ve 2021/58 Karar sayılı ilamı olup, bu karar ile ilgili olarak Yargıtay'ın usul veya esasa ilişkin herhangi bir denetimi söz konusu değildir.
Bu itibarla, 22.01.2021 tarihinde verilen ve daha önce Yargıtay denetiminden geçmeyen kararın kanun yolu denetimi "İstinaf" olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 343/4.maddesi nazara alınarak dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle gereği yapılmak üzere dosyanın görevli ve yetkili Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Dairesine gönderilmek üzere İLK DERECE MAHKEMESİNE İADESİNE, 06.04.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.