Esas No: 2021/4273
Karar No: 2022/2656
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4273 Esas 2022/2656 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4273 E. , 2022/2656 K.Özet:
Davacılar, bir satış sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil ile tazminat istemişlerdir. Mahkeme, tapu iptali ve tescil talebini reddetmiş, tazminat talebini kısmen kabul etmiştir. Davalılar vekili temyiz etmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, imza inkarına ilişkin araştırma yapılmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş, Adli Tıp Kurumu raporu sonrası tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz itirazlarının bir kısmı reddedilirken, diğerleri kabul edilmiş ve hüküm sonucunda belirlenen harçlar ve yargılama giderleri detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Harçlar Kanunu gereği, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa alınması gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesi: Temyiz edilen kararın taraflarından aleyhine hüküm verilen tarafa yargılama giderlerinin tahsili
- 492 sayılı Harçlar Kanunu: Harçların miktarı ve tahsil esasları belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15/11/2013 gününde verilen dilekçe ile harici satış sözleşmesine ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 14/01/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satış sözleşmesine ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların dedesi ...’dan intikal eden 21 adet taşınmazın mirasçıları arasında paylaştırıldığını, daha sonra müvekkillerinin babası muris ... ile davalıların murisi ... arasında adi yazılı şekilde 03.09.1997 tarihli bir satış sözleşmesi düzenlendiğini, buna göre kardeş olan taraflardan ...’ın, babası ....’ten kendisine intikal eden arazi hisselerini kardeşi ...’a sattığını, satış bedeli olan 500.000.000TL’nin peşin olarak ödendiğini, zilyetliğin sözleşme tarihinden itibaren muris Bayazıt’a devredilmiş olup ölümünden sonra da mirasçıları olan müvekkillerine geçtiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazlarda davalıların murisi ...’a intikali gereken payların iptali ile müvekkilleri adına tescilini; olmadığı taktirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenen bedelin rayiç değerinin tespit edilerek şimdilik 10.000,00TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiş; 03.02.2015 hakim havale tarihli dilekçesiyle ise tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçtiklerini belirterek tazminat talebini 87.447,00TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş; davacı tarafça sunulan belge altına müvekkillerinin murisi ...’a atfen atılan imzanın murise ait olmadığını, zira murisin okuma-yazmasının bulunmadığını, bu nedenle belgenin geçersiz olduğunu, senette geçen bedelin ise davacıların murisi tarafından icar parası olarak ödendiğini, onun ölümünden sonra da davacıların taşınmazları bir süre kiracı olarak kullandıklarını, ancak kira paralarını ödemediklerini, dava konusu taşınmazlar hakkında açılan kamulaştırma davalarında hükmedilen kamulaştırma bedellerinin müvekkilleri adına yatırılması nedeniyle kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapulu taşınmazlar hakkında harici satış sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine; tazminat talebinin ise bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulü ile 17.684,80TL’nin davalılardan tahsiline dair verilen kararın, davalılar vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.06.2018 tarihli ve 2018/10527 Esas, 14434 Karar sayılı ilamıyla özetle; mahkemece, davalıların imza inkarına ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, davacıların dayandığı 03.09.1997 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi aslının dosya arasına alınarak hukuken geçerli bir sözleşme olup olmadığı üzerinde durulması; imza inkarı nedeniyle senet altındaki imzanın devreden kişi tarafından atılıp atılmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile saptanması, daha sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına; bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 22.07.2019 tarihli raporda, dava konusu “satış senedi” başlıklı belgede (davalıların murisi) ... adına atılı imzanın kuvvetle muhtemel ...’un eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirilmiş ve yapılan yargılama sonunda, tapulu taşınmazlar hakkında harici satış sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceği gerekçesiyle bu talebin reddine; tazminat talebinin ise bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulü ile 17.684,80TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddi gerekmiştir.
2-Davalılar vekilinin yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, hükmedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan miktardan mahsup edildikten sonra fazla yatırılan kısmın davacı tarafa iadesine; karar ve ilam harcı ile birlikte davacı tarafça yapılan diğer yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekirken, harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına gerek olmadığı yönünde hüküm kurulması ve yargılama giderlerinin davalı taraf aleyhine olacak şekilde fazla hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus, hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 3. maddesinin hükümden çıkarılarak yerine "492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.208,05TL harcın, davacı tarafça peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplam 3.595,80TL'den mahsubu ile Hazine'ye gelir kaydına, kalan 2.387,75TL'nin davacı tarafa iadesine" cümlesinin yazılmasına; ayrıca 4. maddesinin hükümden çıkarılarak yerine "Davacı tarafça yatırılan 1.208,05TL harç ile bozmadan önce yapılan 901,50TL ve bozmadan sonra yapılan 547,50TL olmak üzere toplam 1.449,00TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine" cümlesinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.