Esas No: 2022/305
Karar No: 2022/2658
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/305 Esas 2022/2658 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/305 E. , 2022/2658 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/03/2011 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/06/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, tarafların kardeş olup, babaları ...’ın 03.09.2006 tarihinde ölümü üzerine adına kayıtlı 488 ada 2 parsel sayılı kargir apartman vasfındaki taşınmazın kendilerine intikal ettiğini, binanın bir iş yeri ve dört daireden oluştuğunu, muris ...’ın fındık bahçelerinden sağladığı gelirle bu binayı yaptırdığını, davalıların iş yeri ve daireleri kiraya vermek suretiyle tasarruf ettiklerini, ancak kira gelirinden müvekkillerine pay vermediklerini ileri sürerek murisin ölüm tarihinden dava tarihine kadarki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL ecrimisilin davalılardan tahsilini talep etmiş; 19.11.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle ecrimisil talebini bilirkişi raporuna atfen 45.290,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davacıların iddia ettiği gibi tüm binanın muris tarafından yaptırılmadığını, murisin sadece zemin kat ile 1. katı inşa ettirdiğini, binanın 2 ve 3. katı ile karkas durumdaki 4. katının tüm giderleri karşılanmak suretiyle müvekkili tarafından yaptırıldığını, zemin kattaki dükkanın murisin sağlığında bizzat kendisince kiraya verilmiş olup kira gelirinin de muris tarafından anneleri ...’a hasredildiğini, muris tarafından yaptırılan 1. kattaki dairelerden birini müvekkilinin, diğerini ise diğer davalı kardeşin kullandığını, 2, 3 ve 4. katlardaki dairelerle ilgili muhdesatın aidiyeti davası açtıklarını belirterek, bu davanın bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., babası ...’ın rızası ile 3. kattaki daireyi kendisinin yaptırdığını, kiraya vermiş olup bedelini kendisinin aldığını, diğer dairelerin kira bedelini ise davalı abisinin aldığını ve davacı kız kardeşlerinin hakkının verilmesine karşı çıktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... tarafından, diğer mirasçı kardeşleri ve anne ... aleyhine 24.06.2011 tarihinde mahkemenin 2011/213 Esas sayılı dosyasıyla açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davası mahkemece, görülmekte olan ecrimisil davası ile sonraki tarihte açılan 2011/213 E. sayılı dosya üzerinden birleştirilmiş; davaya davalı olarak dahil edilen ... duruşmadaki beyanında, binanın zemin katı ile 1. katının muris eşi ... tarafından yaptırıldığını, oğlu ...’ın Samsun’dan ev almak istediğini, ancak eşinin ve kendisinin buna engel olarak binadaki diğer katları ...’ın yaptırmasını sağladıklarını, bu daireleri yaptırırken eşinin oğlu ...’a para yardımında bulunduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, davalı ... tanıklarının beyanlarına karşı özellikle davalı ...’un beyanları dikkate alındığında, binadaki tüm katların muris tarafından ve onun geliri kullanılmak suretiyle yaptırıldığı gerekçe gösterilerek muhdesatın tespiti davasının reddine; birleştirilen davada ise bilirkişi raporu ve ıslah doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 15.096,90 TL ecrimisilin 11.053,00 TL’sinin davalı ...’dan; 4.042,90 TL’sinin davalı ...’dan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarihli ve 2017/1160 E.-2018/11058 K. sayılı ilamıyla özetle; 1)Muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin asıl dava yönünden, davaya konu binanın 2, 3 ve 4. katlarının davacı ... tarafından kendi nam ve hesabına yaptırıldığının keşifte ve duruşmada dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı, kaldı ki bu hususun davaya dahil edilen davalı ... tarafından da doğrulandığı, her ne kadar davalıların bir kısmının muhdesatın muris ... tarafından yaptırıldığını savunmuş ise de keşifte dinlenen davalı tanığının murisin köyde ikamet ettiğini, bu nedenle binanın yapım sürecini bilmediğini beyan etmesi karşısında davacının iddiasını ispatlamış olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği; 2)Ecrimisil istemine ilişkin birleştirilen dava yönünden ise, dava konusu binanın kim tarafından yaptırıldığı hususunda uyuşmazlık bulunduğundan, öncelikle bu hususun çözümlenmesi gerektiği, bu durumda mahkemece, ecrimisil davasının tefrik edilerek, davalı ... tarafından açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının bekletici mesele yapılması ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş; dahili davalı ...’ın karar düzeltme istemi aynı Dairenin 26.11.2019 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ecrimisil davasının iş bu davadan tefrikine; muhdesatın aidiyeti davasının kabulü ile dava konusu taşınmazdaki binanın 2, 3 ve 4. katlarının davacı ... tarafından yaptırıldığının ve davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş; taraflarca temyiz edilmeyen hükmün 23.10.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ecrimisil istemine yönelik eldeki davada ise mahkemece, muhdesatın tespiti davası sonucunda, davaya konu binanın 2, 3. ve 4. katlarının davacı ...’a ait olduğunun tespitine karar verildiğinden, bu katlar yönünden ecrimisil isteminin reddine; binanın zemin katındaki iş yeri ve 1. katındaki daireler yönünden davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporu doğrultusunda, 03.09.2006 – 22.03.2011 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanan miktardan davacıların miras payına düşen toplam 36.443,25 TL ecrimisilin 31.995,45 TL’sinin davalı ...’dan; 4.447,80 TL’sinin davalı ...’dan tahsili ile davacılara eşit şekilde ödenmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm, yeni bir hükümdür. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Ayrıca bozma ilamıyla birlikte tamamen tüm fer'ileriyle birlikte ortadan kalktığından, HMK'nun 297. maddesine uygun bir hüküm kurularak, vekalet ücreti ile harç ve yargılama giderlerinin de yeniden hüküm altına alınması gerekir.
Öte yandan, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında usuli kazanılmış hak kuralına değinilmiştir. Anılan içtihadı birleştirme kararında tarif edildiği üzere mahkemenin, bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur. Buna da usul hukukunda "usuli müktesep hak" denilmektedir. Mahkeme uyduğu bozma kararına uygun olarak karar vermek zorunda olduğu gibi ilgili Yargıtay Dairesi de kural olarak bozma kararı ile benimsemiş olduğu ilke ile bağlıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkeme kararının gerekçesinde, davaya konu binanın zemin katındaki işyeri ile 1. katındaki dairelerden birinin dava konusu edilen dönemde davalı ...’ın kullanım ve tasarrufunda olduğu, davacıların paydaşı olduğu bu taşınmazları kullanamadıkları gibi gelirinden de yararlanamadıkları gerekçe gösterilerek bilirkişi ek raporu doğrultusunda, dava konusu edilen dönem için davalının her iki taşınmazdan elde ettiği toplam 61.217,00 TL gelirden, davacıların 9/20 oranındaki miras payları toplamına tekabül eden 27.547,65 TL ecrimisilin davalı ...’dan tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, yine gerekçe kısmında parantez içerisinde de belirtildiği üzere, hüküm sonucunda hatalı olarak anılan davalı aleyhine 31.995,45 TL ecrimisile hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm sonucunda kabul edilen ecrimisil miktarlarının farklı olması doğru olmadığı gibi, mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamından önceki kararda, davalı ... aleyhine 11.053,00 TL ecrimisile hükmedilmesine ve davacı tarafça anılan kararın temyiz edilmemesi nedeniyle davalı ... lehine usuli müktesep hak doğmuş olmasına rağmen, bu husus göz ardı edilerek, anılan davalı aleyhine bozulan ilk kararda hükmedilen miktardan daha fazla ecrimisile hükmedilmesi de doğru görülmemiş; bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.