Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/352 Esas 2020/431 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2020/352
Karar No: 2020/431

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/352 Esas 2020/431 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

     

        ESAS      NO : 2020 / 352

        KARAR  NO : 2020 / 431

      KARAR TR  : 13.07.2020

 

ÖZET : Dava konusunun, davalı-borçlunun icra takibine karşı yaptığı itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin kısmının, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı          : M. Ö.

Vekili           : Av. Z.Ç.

Davalı           : Bartın Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanlığı

Vekili           : Av. M.O.Y.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; Bartın İcra Müdürlüğünün E:2017-5905 sayılı icra dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını; müvekkilinin 27.10.1999 den 25.09.2017 tarihinde kadar (17 yıl 10 ay 28 gün) Bartın Ticaret ve Sanayi Odasında şoför olarak çalıştığını; eşinin önemli sağlık sebepleri oluştuğundan dolayı emekli olmak zorunda kaldığını; çalışma süresi açısından zaten emekliliğini hak ettiğini ve ortada kazanılmış hakkının olduğunu,  ancak;  davalının tazminatlarının ödenmemesine ilişkin karar aldığını;  davalı tarafça müvekkilinin disiplin suçu işlediği yönünde,  iddia nitelindeki bir durumu kullanarak karar almasının hukuka aykırı olduğunu; ilgili kurum ve makamlarca, müvekkili hakkında yargılama yapılıp karar verildiğine dair bir hüküm de bulunmadığını; İcra Müdürlüğünde hakkında takip başlattıkları davalının amacının,  tazminatı ödememe konusunda zaman kazanmak olduğunu, bu nedenle iş bu icra dosyasına yapılan itirazların reddine karar verilmesi  ve takibe devam etmeleri yönünde karar verilmesini Mahkemeden istediklerini ifade ederek;  haklı davalarının kabulüne; karşı tarafın icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, ayrıca davalı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BARTIN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA): 26.11.2019 gün ve E:2018/333, K:2019/581 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava, Bartın Ticaret ve Sanayi Odası"nda çalışan davacının kıdem tazminatı alacağının tahsiline ilişkin başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

18/05/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5174 Sayılı Kanun"un 73.Maddesi ile;"Odalar ve Borsalar Birliği ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenlerin bu kanunda yer alan hükümler dışında 4857 Sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olacağı, geçici 12.Maddesinde bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihte istihdam edilmekte olanların mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunacağı" öngörülmüştür. Buna göre; davacının 01/11/1990 tarihinde davalı odada çalışmaya başlaması sebebiyle işçi statüsünde olmadığı, yargı-yolu bakımından İdari Yargı"ya tabi olması gerektiği anlaşılmakla dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-)Dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu anlaşılmakla HMK 114/b ve 115.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın   kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı somut olaylardan ve adli yargı kararından bahisle, dilekçesinin başında “tazminat alacağından  ibarettir”demek suretiyle, sonunda ise  haklı davalarının kabulüne karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmış; Zonguldak İdare Mahkemesi;  7.1.2020 gün ve E:2019/1187, K:2020/11 sayı ile, “(…)dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında yer verilen "tazminat" isteminin türünün (Kadem v.b.) ve miktarının gösterilmediği, dilekçenin "konu" ve "sonuç" kısımları uyumlu olacak şekilde, iptali istenen işlem ya da işlemlerin tarih ve sayısının gösterilmediği, bir suretinin dilekçe ekinde sunulmadığı anlaşıldığından, dava dilekçesinin, 2577 sayılı Yasanın 3.maddesi uyarınca uygun düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun"un 3. maddesi hükmüne uygun bulunmayan DAVA DİLEKÇESİNİN, yukarıda bahsedilen hususlar dikkate alınarak bu kararın tebliğinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde noksanlıklar tamamlanarak davanın yenilenmesinde serbest olunmak üzere REDDİNE…” karar vermiştir.

Davacı vekili dilekçesini yenileyerek; Bartın İcra Müdürlüğünün E:2017/5905 sayılı icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile, davalının %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine; müvekkilinin davalıdan alacağı olan ve hak kazandığı 84.758,84.-TL kıdem tazminatının, emekliliğe hak kazandığı tarih olan 25.09.2017 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek reiskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline  ödenmesine karar verilmesi istemiyle, yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ: 22.4.2019 gün ve E:2020/293 sayı ile, “(…)506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunumun 2. maddesinde "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar...” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” hükümleri yer almaktadır.

01.06.2004 tarih ve 25479 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5174 sayılı Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunu"nun "Oda, borsa ve Birlik personeli" başlıklı 73. Maddesinde, Oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenlerin bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanununa tâbii olacağı kurala bağlanmıştır.

4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise, Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesinde. "İş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya  11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" hükümleri yer almaktadır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının, o dönem ki ismiyle Türkiye Odalar ve Borsalar Birlik Personeli Sigorta ve Emekli Sandığı Vakfı bünyesine üyelik kaydı yapılarak 27/10/1999 ila 25/09/2017 tarihleri arasında Bartın Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanlığı"nda geçici personel hizmet akdi sözleşmesi ile sırasıyla lokal görevlisi ve hizmetli-şoför olarak çalışmasını sürdürdüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma sonrasında ortaya çıkan zimmet suçuna dair davacı hakkında Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/4248 sayılı dosyasında devam eden soruşturmanın bulunması nedeniyle davacının emekli olması sonrasında çalıştığı gün karşılığı olarak alamadığı kıdem tazminatının tarafına ödenmesi için davalı idare aleyhine Bartın İcra Müdürlüğü"nün 2017/5905 sayılı dosyasında başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğundan bahisle anılan işleme karşı açılan itirazın iptali davasında Bartın Asliye Hukuk Mahkemesi"nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 26.11.2019 tarih ve E.2018/333,K.2019/581 sayılı kararıyla davacının 01.11.1990 (davalı idarece gönderilen bilgi ve belgelerde davacının ilk olarak 27.10.1999 tarihinde istihdam edildiği anlaşıldığından, anılan Mahkeme kararında belirtilen işe giriş tarihinin sehven yazıldığı düşünülmektedir.) tarihinde davalı odada çalışmaya başlaması sebebiyle işçi statüsünde olmadığı ve yargı yolu bakımından İdari Yargı"ya tabi olması gerektiği belirtilerek görev yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine, Bartın İcra Müdürlüğü"nün 2017/5905 sayılı icra takibi dosyasına yapılan itirazın iptali ile anılan Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilen 84.758,84 TL kıdem tazminatının 25.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının, davalı idare ile imzalanan hizmet akdi çerçevesinde çalışmaya başladığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisinin kurulduğu ve talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunu"ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 26.11.2018 tarih ve E.2018/753, K.2018/712 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin bu davaya bakmakla görevli olmadığı, görevsizlik kararı veren Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) görevli olduğu kanısına varıldığından önceden adli yargı yerince verilmiş görevsizlik kararı olması nedeniyle, 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, işin incelemesinin uyuşmazlık Mahkemesince karar yerilmesine değin ertelenmesine…” karar  vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;  adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle, Bartın İcra Müdürlüğünün E:2017-5905 sayılı icra dosyasına yönelik olarak; icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemiyle; idari yargı yerinde ise; bu talebe ek olarak;  84.758,84.-TL kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşıldığından; adli ve idari yargı yerleri arasında “icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemi” yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olup, sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, /olumsuz görev uyuşmazlığı/ davalı-borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takip konusu alacağın % 20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteminden ibarettir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Zonguldak İdare Mahkemesinin başvurusunun, “icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin kısmının kabulü ile Bartın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin(İş Mahkemesi Sıfatıyla), 26.11.2019 gün ve E:2018/333, K:2019/581 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN, “icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin kısmının KABULÜ ile Bartın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin(İş Mahkemesi Sıfatıyla), 26.11.2019 gün ve E:2018/333, K:2019/581  sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

Hemen Ara