15. Hukuk Dairesi 2010/7504 E. , 2012/900 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... Asfalt İnş. Malz. Mak. Müh. Tic. San. Ltd. Şti. ile davalı ... İnş. Tic. ve Mad. San. Ltd. Şti. arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen ..."den oluşan Hakem kurulu tarafından verilen 21.09.2010 tarih ve 2010/701 D.İş sayılı kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve dosya ... Asliye Ticaret Mahkemesince 11.11.2010 tarihli yazı ile gönderilmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 28.1.1994 günlü ve Esas 1993/4, Karar 1994/1 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taraflar tahkim sözleşmesi veya şartında hakemlerin, uyuşmazlığı maddi hukuk kurallarına göre çözümlenmelerini öngördükleri takdirde, buna aykırı karar verilmesinin temyiz nedeni oluşturacağı kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki hakem şartında, ihtilâfların Türk Hukukuna göre çözümlenmesi kabul edilmiştir.
Bu nedenle temyiz konusu karar HUMK"nın 533. maddesinde sayılan nedenlerle ve yasa ile sözleşme hükümlerine aykırılıklar halinde de bozulabileceğinden dosya ve temyiz nedenlerinin bu doğrultuda incelenmesi gerekli görülmüştür;
1-Dosyadaki bilgilere, toplanan delillere, sözleşme ve Yasa hükümlerine, özellikle BK"nın 99/I. maddesine göre, hile veya ağır kusur halinde mesuliyetten beraet şartı batıl olacağı ve iş kazasında davalı yüklenicinin saptanan kusur oranı ağır kusur niteliğinde olduğundan sözleşmenin 20. maddesindeki mesuliyetten beraet şartının batıl olmasına, davalının sorumluluğu dışında ve davacı taşeronun kusuru sonucu oluşan zararla ilgili ödeme yaptığını ileri sürüp kanıtlayamamış bulunmasına, hakemlerce yapılan yargılama sonucunda verilen kararda bir isabetsizlik bulunmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Eser sözleşmesinden doğan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulune uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş olması zorunludur. Somut olayda, takipten önce temerrüt ihtarı
bulunmadığı gibi sözleşmenin 27. maddesindeki düzenleme de kesin vade niteliğinde değildir. Bu halde koşulları oluşmayan işlemiş faiz isteminin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır. Hakem kararı bu yönden bozulmalıdır. Ne var ki yapılan bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerde davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hakem kararının Karar: Gereği Düşünüldü kısmından sonra 2. madde ikinci satırında icra takibine kelimesinden sonra gelen ve 3. madde 2. satırında icra takibinin kelimelerinden sonra gelen tüm kelime ve rakamların karar metninden çıkartılarak yerine 2. maddede “itirazın 175.683,15 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptâline ve takibin bu miktar asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yıllık %19 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına”, 3. maddede “itirazın 175.396,28 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptâline ve takibin bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına” kelime ve rakamlarının yazılmasına ve hakem kararının değiştirilen bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.