Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6891 Esas 2022/2872 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6891
Karar No: 2022/2872
Karar Tarihi: 14.04.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6891 Esas 2022/2872 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil isteyerek davalıyı mahkemeye vermiştir. Davacı, taşınmazı satın aldıktan sonra davalının haksız olarak işgal ettiğini iddia etmiştir. Davalı ise taşınmazı satın aldığı şekilde edindiğini ve davacının kötüniyetli olduğunu öne sürmüştür. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak ecrimisile hükmedilmesi gerektiğine karar vermiştir. Mahkeme, bozmaya uyularak yapılan keşif sonrasında davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, ancak temyiz istemi reddedilmiştir. Detaylı ve açıklayıcı kanun maddeleri şunlardır: 1086 sayılı HUMK'nun 427/2 maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ve HMK'nın Geçici 3. maddesi. 5236 sayılı Kanun ise kesinlik sınırını 4.270.00TL olarak değiştirmiştir.
7. Hukuk Dairesi         2021/6891 E.  ,  2022/2872 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/01/2014 gününde verilen dilekçe ile mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/03/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin 16.09.2011 tarihinde tapuda satış yoluyla temlik aldığı 120 ada 18 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini, defalarca sözlü olarak uyarılmasına rağmen işgalini sonlandırmayan davalıya noterden ihtarname gönderilerek taşınmazı tahliye etmesinin istendiğini, ayrıca ecrimisil talep ettikleri bu ihtarnamenin 23.05.2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ancak olumlu bir sonuç alamadıklarını ileri sürerek, müvekkilinin taşınmazı edindiği tarihten dava tarihine kadarki dönem için toplam 11.700,00TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulmamış olan dava konusu taşınmaz üzerindeki ... Blok ... No’lu dairenin dava dışı ... tarafından 28.09.2007 tarihinde müteahhit ...’den haricen satın alındığını, müvekkilinin de aynı daireyi 29.09.2007 tarihinde ...’den natamam şekilde satın almış olup tüm eksikliklerini giderdiğini ve 2008 yılından itibaren oturmaya başladığını, daha sonra taşınmazın eski kayıt maliki ile müteahhidin kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek ibralaştıklarını ve müteahhide düşen dairelerin verildiğini, davacının da taşınmazı bu durumu bilerek satın aldığından kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının kötüniyetli olmadığı ve ecrimisil şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.04.2019 tarihli ve 2018/3506 Esas, 2019/4433 Karar sayılı ilamıyla özetle; davalının dayandığı 29.09.2007 tarihli harici satış sözleşmesinde davacının taraf olmadığı, dolayısıyla davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmayıp haksız işgalinin sabit olduğu anlaşıldığından, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak ecrimisile hükmedilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme talep edilmesi üzerine anılan Dairenin 12.11.2019 tarihli ve 2019/4985 Esas, 10229 Karar sayılı ilamıyla bu kez sair karar düzeltme itirazlarının reddine ve davacının çekişmeli taşınmazı edindiği tarihten ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarihe kadarki dönem için davalının kullanımına ses çıkarmadığı dikkate alındığında, davalının bu dönemdeki kullanıma muvafakat ettiğinin ve muvafakatin ihtarname ile sona erdiğinin kabulünün gerektiği, davalının ihtarnameden önceki dönem için haksız işgalci olarak nitelendirilemeyeceği, bu durumda taşınmaz başında uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak ihtarnamenin tebliğ tarihinden dava tarihine kadarki dönem için hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin bu hususa yönelik karar düzeltme itirazlarının kabulü ile bir önceki bozma ilamının gerekçesinin ortadan kaldırılarak, hükmün açıklanan gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile 23.05.2013 - 07.01.2014 tarihleri arasındaki dönem için 3.150,00TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1086 sayılı HUMK'nun 427/2 maddesinde, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu, dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığı hükme bağlanmıştır.
    Temyiz kesinlik sınırı, karar tarihinde uyuşmazlık konusu olan temyiz edilen miktara göre belirlenir.
    01.10.2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş; anılan Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu, uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça düzenlenmiştir.
    21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2021 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 4.270.00TL olarak değiştirmiştir.
    Somut olaya gelince; hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 3.150,00TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 4.270.00TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, mahkemece verilen karar kesin nitelikte olduğundan, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, peşin harcın yatırana iadesine, 14.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara