Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4324 Esas 2022/2917 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4324
Karar No: 2022/2917
Karar Tarihi: 18.04.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4324 Esas 2022/2917 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan muhtesatın tespiti davasında, davacı 1950 ve 1949 parsel sayılı taşınmazlara duvar ve havuz yaptığını, muhtelif sayıda ağaç diktiğini ileri sürerek muhtesatların kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle 1950 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın kabulüne, 1949 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, tespit edilen tel örgü sistemi ve telli direk yönünden davanın kabul edilemeyeceğine hükmetmiştir. Davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılması ve 1949 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise bozma öncesi verilen ret kararın bozma ilamına konu edilmeyerek kesinleştiği gerekçeleriyle karar düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” kenar başlıklı 326’ncı maddesi, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceğini belirtmektedir. Karar düzeltilerek onanmıştır.
7. Hukuk Dairesi         2021/4324 E.  ,  2022/2917 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.08.2015 tarihinde verilen dilekçeyle muhdesatın tespiti talep edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.03.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı, davaya konu 1950 ve 1949 parsel sayılı taşınmazlara duvar ve havuz yaptığını, muhtelif sayıda ağaç diktiğini, taşınmazların Ilısu Barajı kamulaştırma alanında kaldığını ileri sürerek muhdesatların kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    II. CEVAP
    Davalı, zamanaşımı itirazında bulunup davalının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesi iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle 1950 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın kabulüne, 1949 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermiştir.
    IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2.4.2019 günlü 2016/16396 E. 2018/18905 K. sayılı ilamı ile, kararın infaza elverişli olmadığını, ayrıca Mahkemece kabulüne karar verilen telli direk ve tel örgü sisteminin taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütememim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde oldukları bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilmesinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı göz önünde bulundurularak, tespiti istenen tel örgü sistemi ve telli direk yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı iledavanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    2. Mahkemece, keşif sonrası düzenlenen 20.12.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dökümü yapılan ağaçlar ile betonarme sulama havuzu ve kuru taş duvarın davacı tarafından meydana getirildiği tespit edilerek tek tek hüküm kısmına yazılmış, sadece davalı tarafın temyizi olduğundan davalı lehine oluşan usuli müktesep hak ilkesi gereğince 25.12.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda tespit edilen muhtesat bedeli esas alınmıştır. Tel örgü sistemi ve telli direk yönünden, tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, 1949 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    B. Temyiz Sebepleri
    1. Davacı Temyizi
    Davacı vekili, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
    2. Davalı Temyizi
    1. Delilleri araştırılmadan hüküm tesis edildiğini, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını,
    2. Dava konusu taşınmazın kamulaştırma kapsamına alındıktan sonra zilyetlik olgusunun başladığını, davacının, mülkiyeti Hazine’ye ait olan taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunması sebebiyle kötü niyetli olduğunu,
    4. Dava konusu yerin devletin tasarrufunda olması gereken taşınmazlardan olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,
    5. Davacının dava konusu uyuşmazlığın ortaya çıkmasına kendi kusurlarıyla sebebiyet verdiğini, aleyhine yargılama gideri ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davanın kısmen kabulü kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı, hükmün fer'ilerinde usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    2. İlgili Hukuk
    12.1.2011 tarihli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” kenar başlıklı 326’ncı maddesinin şöyledir:
    “(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
    (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
    (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”
    3. Değerlendirme
    1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2. Davacı kendisine ait olmayan taşınmaza duvar ve havuz yaparak, muhtelif sayıda ağaç dikmek suretiyle muhtesat oluşturmuş olup, davalı Hazine’nin de davacının eylemlerine yönelik bir muvafakati olmadığından ve davanın açılmasına da sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, 1949 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise bozma öncesi verilen ret kararın bozma ilamına konu edilmeyerek kesinleştiğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi bozmayı gerektirir. Ne var ki yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370'inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
    VI. SONUÇ:
    Açıklanan sebeplerle;
    1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının C.3.1 bentte açıklanan nedenlerle reddine,
    2. Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan “davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin çıkartılarak yerine “davacı üzerine bırakılması” ibaresinin yazılması,
    3. Hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan “Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 17.048.62-TL nısbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” ibaresinin çıkartılması, suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 18.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara