Esas No: 2022/1545
Karar No: 2022/3084
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1545 Esas 2022/3084 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1545 E. , 2022/3084 K.Özet:
Davacılar, tapu kaydına ve miras yoluyla intikal eden zilyetlik nedenine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuşlardır. Mahkeme, bazı parseller hakkında hak düşürücü süre yönünden reddedilmesine, diğer parseller yönünden ise sübut bulunmayan davanın reddine karar vermiştir. Davacılar vekili, bu kararı temyiz etmiştir. Yargıtay, davacıların diğer parseller yönünden hak düşürücü süre dolması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini onamış, ancak dava konusu olan bazı parseller ile ilgili tapu kaydı dava öncesi el değiştirdiği için etkisiz kaldığından, yeniden bir araştırma yapılması ve bilirkişi raporlarına uygun bir karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kanun maddeleri olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre, 13 ve 14. maddelerinde ise taşınmaz edinme koşulları yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.09.2005 gününde verilen dilekçe ile zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.11.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar tapu kaydına ve miras yoluyla intikal eden zilyetlik nedenine dayanarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuşlardır.
Mahkemece ilk hükümde "...dava konusu 732 ve 738 parsel sayılı taşınmazlar hakkında dava sübut bulmadığından diğer parseller hakkında açılan davaların ise hak düşürücü süre yönünden reddine" karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından temyizi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilamıyla;
"1-Dava ve temyize konu 564, 727, 728, 729, 730, 731, 733, 734 ve 744 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği gün ile davacılar tarafından tapu iptal ve tescil davasının açıldığı gün arasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Bu durumda yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacılar ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile hükmün, 564, 727, 728, 729, 730, 731, 733, 734 ve 744 parsel sayılı taşınmazlar yönünden onanmasına,
2-Davacı tarafın 732 ve 738 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara ait olduğu sonradan el değiştirme sonucu davacıların dayanılan tapu kaydı ile ilgisinin kalmadığı, taşınmazlar üzerinde davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13 ve 14. maddesi hükmünde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Tapu kayıdının uygulanmasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri soyut ve gerekçesiz uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersizdir.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın tutunduğu cilt 8, sahife 29, sıra no 1 ve 4 sayılı tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, kayda dayanan tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, ırsi ilişkisi belirlendiği takdirde dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazlar ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı, birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları varsa dayanak kayıtlar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinmeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmalı, taşınmazların tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadıkları belirlenmeli dava konusu taşınmazlar tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde zilyetlik araştırması yapılmalı, tespit gününde zilyetleri yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar dikkate alınarak taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birliktedeğerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir...'' denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu 732 ve 738 parseller yönünden taşınmazlar imar ihya edilmediği ve mera vasfında oldukları anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden hak düşürücü süre dolduğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edilmiş olmasına göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ancak; davacıların davası reddedildiği halde, davanın kabulüne şeklinde maddi hataya dayalı hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmekte ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) no'lu bentte yazılı nedenle REDDİNE, davacılar vekilinin temyiz itirazları (2) no'lu bentte yazılı nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hüküm fıkrasının 1. bendinde "Davanın kabulü ile;" cümlesinin hüküm yerinden çıkarılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.