Esas No: 2021/3766
Karar No: 2022/3171
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3766 Esas 2022/3171 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/3766 E. , 2022/3171 K.Özet:
Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan bir davada, davacılar tarafından davalılar aleyhine elatmanın önlenmesi ve yıkım talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi davacıların lehine karar verirken, davalıların istinaf başvurusu üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararı kısmen kabul etmiştir. Dava konusu taşınmazın hissedarları olan davacılar, davalıların taşınmaza haksız olarak işgal ettiği ve kaçak yapılar inşa ettiği gerekçesiyle dava açmıştır. Davalıların savunması ise taşınmazı davacılardan satın aldığıdır. Mahkeme dava değerinin belirlenmesinde yanlışlık yapıldığı gerekçesiyle kararı bozmuştur. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, dava değerinin belirlenmesinde el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil bedeli veya yıkımın söz konusu olduğu durumlarda yıkımı istenilen yapı değeri toplamı esas alınır. Harçlar Kanunu'na göre, dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen bedel üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/07/2016 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi, yıkım talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/06/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, davacıların ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın hissedarları olduklarını, davalılar tarafından davacılara ait taşınmazın haksız olarak işgal edilerek taşınmaz üzerine evler, ağaçlar, seralar ve sair muhdesat yapıldığını, davalıların dava konusu taşınmazda hukuken korunması gereken bir haklarının bulunmadığını ileri sürerek; davalıların davacılara ait taşınmaza el atmalarının önlenmesine ve taşınmaz üzerine haksız ve kaçak olarak yapılan muhdesatların kaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalıların dava konusu yerleri davacılardan olan ...’dan satın aldıklarını ve 20 yılı aşkın bir süredir herhangi bir niza olmaksızın kullandıklarını bu nedenle davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin istinaf talebinde bulunması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1035 Esas, 2019/289 Karar sayılı 12/06/2019 tarihli kararının HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davacıların davasının kabulü ile ; Antalya ili, Kepez ilçesi, Göksu Mahallesi 27265 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalıların müdahalesinin men'i ile taşınmaz üzerinde bulunan yapı ve muhdesatların kal'ine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil bedelinin toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri el atılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, Harçlar Kanunu, harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.
Bilindiği gibi usuli kazanılmış hak mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri yararına, diğerinin ise aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hak olarak tanımlanır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş olmamakla birlikte uygulama ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarıyla (04.02.1959 günlü ve 13/5 sayılı İ.B.K., 09.05.1960 günlü ve 21/9 sayılı İ.B.K) yargılama hukukundaki yerini almıştır. Ancak 492 sayılı Harçlar Kanuna göre dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen bedel üzerinden harca hükmedilmesi gerekliliği usulü kazanılmış hak kapsamında yer almamaktadır.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince dava değeri belirlenirken davalıların binalarının bulunduğu alanın zemin değeri ile binaların değerinin toplamı esas alınmış, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda ise dava değeri belirlenirken, davalıların kullandığı binaların zemin değeri ve binaların değeri yanında davalılar tarafından kullanılan bahçenin zemin değeri de esas alınmıştır. Ancak, mahkemece yapılan keşifte davalı ...’ün kullandığı binanın 89 m2’sinin davacıların taşınmazında kaldığı, 39 m2’sinin imar yolunda kaldığı yine davalı ...’nin kullandığı binanın ise 2 m2’lik kısmının davacıların taşınmazında kaldığı belirlendiği halde, her iki yapının tamamının değerinin dava değeri belirlenmesinde esas alınması ve buna göre harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmediği gibi, istinaf kanun yoluna sadece davalıların başvurmuş oldukları göz önüne alındığında vekalet ücreti yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hakkın doğmuş olduğu ve usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde davalılar aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz, davalılar vekilinin sair itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.