Esas No: 2010/7733
Karar No: 2012/242
Karar Tarihi: 23.01.2012
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2010/7733 Esas 2012/242 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, dava bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve hüküm altına alınan asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının tahsiline dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca takibe itiraz eden borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazın haksız olması gerekir. Alacağın likid olmadığı durumlarda itirazın haksızlığından söz edilemez. Dava konusu olayda sözleşme konusu işle ilgili olarak kesilen 9 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği ve bu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu kanıtlanamadığı gibi yapılan ödemelerin miktarı da çekişmelidir. Davacı ödeme miktarının 24.000,00 TL olduğunu iddia ederken, davalı 34.000,00 TL olduğunu savunmuş, mahkemece davacının bakiye alacağı 9 adet fatura toplamı 46.109,33 TL’den kanıtlanan 34.000,00 TL ödeme düşülerek 12.109,33 TL olarak saptanmış ve bu miktar üzerinden dava kabul edilmiştir. Davacı alacağı, üzerinde çekişme bulunan konuların mahkemece çözüme bağlanması suretiyle belirlendiğinden ortada likid bir alacağın varlığından, dolayısıyla davalının takibe itirazında haksızlığından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatına ilişkin istemin reddi gerekirken kabulü doğru olmamış ise de düşülen hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle kararın hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin üçüncü satırındaki “%40 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin karardan çıkartılarak, 1 nolu bendin sonuna “koşulları oluşmadığından icra inkâr tazminatının da reddine” cümlesinin yazılmasına kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 23.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.