Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3943 Esas 2022/3180 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3943
Karar No: 2022/3180
Karar Tarihi: 27.04.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3943 Esas 2022/3180 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, taşınmaz üzerinde yapılan yapıların muhdesatının aidiyetinin tespiti davasında, muhdesatın davacılara ait olduğunun tespitine karar veren Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararını kısmen düzeltti. Muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemeyeceği ancak muhdesatın meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespit edilmesi istenebileceği belirtilen kararda, nispi karar harcının yanlış hesaplandığına ve düzeltilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Kararda, Türk Medeni Kanunu madde 684/1, madde 718 ve madde 722, 724 ve 729'a atıfta bulunuldu.
7. Hukuk Dairesi         2021/3943 E.  ,  2022/3180 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.07.2018 tarihinde verilen dilekçeyle muhdesatın aidiyetinin tespiti talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kabulüne dair verilen 05.11.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, dava konusu 262 ada 10 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine ve davalılara murislerinden miras kaldığını, taşınmaz üzerinde 3 kat+çatı katından oluşan betonarme ev bulunduğunu, bu evin bodrum kat ve 1. katının müvekkillerinden Hasan, 2. kat ve çatı katının müvekkillerinden ... tarafından yapıldığını, diğer mirasçılar tarafından bu dava konusu taşınmaz hakkında Kocaeli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan 2018/873 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasında muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılması için taraflarına süre verildiğini belirterek muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, taşınmaz üzerine yapım ruhsat izni alınmadan bina yapıldığını, aboneliklerin halen muris adına kayıtlı olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile dava konusu 262 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilen üç katlı betonarme yapının davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hükme karşı davalılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; reddi gerekmiştir.
    2- Bir kısım davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir.
    Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir.
    Ayrıca, az yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınarak yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nın 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı (veya davalı) yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payı, elbirliği mülkiyetinin sözkonusu olması halinde ise miras payı göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince somut olaya gelince; dosya içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, dava konusu 262 ada 10 parsel sayılı 139 m2 yüzölçümlü arsa üzerine inşa edilen üç katlı betonarme yapının davacılar tarafından yapıldığı sabit olmuştur. Mahkemece, muhdesatların davacılar tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru değildir.
    Davaya konu taşınmaz muris Hasan oğlu ... adına tam hisseli şekilde kayıtlı olup hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu muhdesatın toplam değeri 242.004,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacılar vekili, muhdesatın davalıların mirasçılık belgesindeki hisseleri kadar olan kısmının vekil edenlerine ait olduğunun tespitini talep ettiğine göre dava değeri 161.336,00 TL’dir.
    Mahkemece, (dava değeri 161.336,00 TL üzerinden) davalılar aleyhine hükmedilmesi gereken nispi karar harcının 11.020,86 TL olması gerekirken 16.531,29 TL nispi karar harcına hükmedilmesi doğru değildir.
    Bu hususlar hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nun 370/2. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarih ve 2020/179 Esas, 2020/203 sayılı Kararının KALDIRILMASINA ve Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.11.2019 tarih ve 2018/397 Esas 2019/299 sayılı Kararının hüküm sonucunun 2. paragrafındaki "ait olduğunun tespitine," ibarelerinin hüküm sonucundan çıkartılarak yerine "tarafından yapıldığının tespitine," ibarelerinin eklenmesine, 3. paragrafındaki "16.531,29 TL nispi karar harcından peşin alınan 4.132,90 TL mahsubu ile kalan 12.398,39 TL harcın" ibarelerinin hüküm sonucundan çıkartılarak yerine "11.020,86 TL nispi karar harcından peşin alınan 4.132,90 TL mahsubu ile kalan 6.887,96 TL harcın" ibarelerinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 27.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara