Esas No: 2021/7527
Karar No: 2022/3283
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7527 Esas 2022/3283 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7527 E. , 2022/3283 K.Özet:
Dava, bir taşınmazın kadastro mülkiyet durumunun ihyası için tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkeme, önceki kararında imar uygulamalarının idari yargıda iptal edilmesi nedeniyle davanın kabulüne karar vermişti. Ancak Yargıtay'ın bozma ilamından sonra yapılan yeni yargılamada dava reddedildi. Çünkü yeni bir kanun ile imar uygulamalarının mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle kök parsellere dönüşüm işlemlerinin yapılamayabileceği açıklandı ve dava konusu uyuşmazlığın idareye başvuru yoluyla çözülebileceği kararı verildi. Bu nedenle yerel mahkeme kararı bozuldu. Kanun maddesi ise 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine eklenen 7. fıkra olarak açıklandı. Buna göre, imar uygulamalarının mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle geri dönüşüm işlemlerinin yapılamaması durumunda, kök parsellere dönüşüm yerine, uygun bir yer tahsis edilebileceği veya anlaşma sağlanamaması halinde taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.07.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.03.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ve Çukurova Belediyesi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı da kapsayan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 23.05.2014 tarihli ve 2014/3756 Esas, 2014/6838 Karar sayılı ilamı ile "...mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde temin edilen bilirkişi heyeti raporunda, dava konusu 998 sayılı kök parselin kapanan kadastro yolundan ihdas edildiğinin tescil bildiriminden anlaşıldığı bildirilmiş, ne var ki, gerçekten kapanan yollardan ihdas edilip edilmediği, farklı bir ifadeyle ihdas öncesi niteliği irdelenip, değerlendirilmemiş ve net bir biçimde ortaya konulmamış ve ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, araştırma ve inceleme yapılması; çekişme konusu 998 parsel sayılı taşınmazın, imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve ne nedenle tescil harici bırakıldığı veya kapanan yol niteliğinde mi olduğu ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması; toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir...." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda " dava konusu yer kapanan yollardan olup, ihdasen Belediye adına sicil kaydı oluşturulması gerektiğinden, imar uygulaması öncesinde davacı Hazine mülkiyet hakkı kazanmış değildir ve Hazinenin çekişme konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisi yoktur. Dolayısı ile son imar uygulaması sonucu oluşmuş tapu kaydının iptalini de isteyemez. Bu nedenle davacı Hazinenin aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı" gerekçesiyle "davacının davasının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine" karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarih ve 2018/4955 Esas- 2019/538 Karar sayılı ilamıyla; "...bu durumda, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, çekişme konusu 998 parsel sayılı taşınmazın, imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve ne nedenle tescil harici bırakıldığı veya kapanan yol niteliğinde mi olduğu ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, bu konularda bilirkişilerden açıklayıcı, doyurucu ve infaza elverişli biçimde krokili rapor alınması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.'' denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili ve davalı ... Belediyesi vekili temyiz etmişlerdir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 09.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.