Esas No: 2011/2735
Karar No: 2012/44
Karar Tarihi: 16.01.2012
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/2735 Esas 2012/44 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı, davalıya ait inşaatın şantiye yönetimi, koordinatörlük, mühendislik ve teknik danışmanlık işlerini sözlü anlaşma ile inşaat maliyetinin %15"i oranında bedelle üstlendiğini, tüm işlerin yönetim ve denetimi altında yapılıp tamamlandığı halde iş bedelinin ödenmediğini iddia ederek şimdilik 30.000,00 TL alacağın tahsilini istemiş; 24.11.2010 günlü ıslah dilekçesi ile talebini 24.830,00 TL artırarak 54.830,00 TL"ye çıkarmıştır. Davalı cevabında akdî ilişkiyi inkâr etmişse de 23.09.2010 günlü celsede alınan imzalı beyanında akdî ilişkiyi kabul etmiş, ancak mutabık kalınan iş bedelinin inşaat maliyetinin %15"i olmayıp, %10"u olduğunu savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 2007 yılı birim fiyatlarına göre hesaplanan inşaat maliyet bedelinin %10"una tekabül eden 49.845,00 TL üzerinden dava kısmen kabul edilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda davalıya ait binadaki tadilat ve yenileme işlerinin tamamının davacının yönetimi ve denetimi altında gerçekleştirildiği ve yapının 5. sınıf (c) grubu yapılar sınıfına eşdeğer olduğu kabul edilerek inşaat maliyet bedeli mimarlık ve mühendislik hizmet bedellerinin hesabında kullanılan 2007 yılı yapı yaklaşık birim fiyatlarıyla hesaplanmıştır. Dosya kapsamından, özellikle dava dilekçesinin içeriğinden tadilat ve yenileme işlerinin tamamının davacının yönetim ve denetimi altında gerçekleştirilmediği, davalının yapım işini önce dava dışı ilk yüklenici..."ya verdiği, bu kişi ile olan sözleşmenin feshinden sonra taraflar arasında 2006 yılı mayıs ayında
sözlü anlaşma yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, dava dışı ilk yüklenici tarafından gerçekleştirilen işler nedeniyle bedel talebinde bulunamayacağından yapılan işlerin hangilerinin ve ne miktarının dava dışı ilk yüklenici tarafından gerçekleştirildiği, hangilerinin ve ne miktarının da davacının yönetim ve denetimi altında gerçekleştirildiği belirlenerek yalnızca davacının yönetim ve denetiminde gerçekleştirilen işler için alacak hesabı yapılması gerekirken raporda bu yönde bir tespit ve ayrım yapılmamıştır. Bilirkişilerce yapı maliyetinin tamamı 2007 yılı birim fiyatlarıyla hesaplanmıştır. Oysa davacının iddiasına göre işin yapımına 2006 yılı mayıs ayında başlanmış, iş 2006 ve 2007 yıllarında gerçekleştirilmiş, davalının beyanına göre de iş 2006 yılında yapılmıştır. Taraflar arasında inşaatın maliyet bedelinin “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliğ” hükümlerine göre hesaplanacağına dair yazılı bir anlaşma bulunmadığından davacının yönetimi ve denetimi altında yapılan işlerin bedelinin BK"nın 366. maddesi hükmünce yapıldıkları tarihteki piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Bilirkişilerce işin hangi tarihlerde yapıldığı tespit olunarak yapım bedelinin yapıldıkları tarihteki serbest piyasa rayiçleriyle hesaplanması, davacının alacağının da bulunan bedelin %10"u esas alınarak belirlenmesi gerekirken, bir ayrım yapılmadan yapı maliyet bedelinin tamamının 2007 yılı birim fiyatlarıyla hesaplanması ve tebliğdeki tanıma uymadığı halde yapı sınıf ve grubuna yönelik itirazın dikkate alınmaması doğru olmamıştır. Öte yandan davacı, davalının belediyeden tadilat ruhsatı almadığını, yapılan işlerin imar kanunu açısından kaçak olduğunu, ancak bu durumun alacağını talep etmesine engel olmadığını iddia etmiş, bilirkişilerce bu husus üzerinde durulmamıştır. 3194 Sayılı İmar Kanunu"nun 21. maddesi uyarınca bu Kanun"un kapsamına giren bütün yapılar için 26. maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir. Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır. Aynı Kanun"un 32. maddesine göre ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir. Kanunun 42. maddesine göre de ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, müteahhidine ve aykırılığı bildirmeyen fenni mesulüne idari para cezası uygulanır. Türk Ceza Kanunu"nun “imar kirliliğine neden olma” başlıklı 184. maddesinde de ruhsat alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan ve yaptıran kişilerin cezalandırılacağı hükmüne yer verilmiştir. İmar Kanunu hükümleri kamu düzeni ile ilgili olup mahkemelerce resen gözönünde bulundurulur. Kaçak yapıların yıkılması gerekeceğinden ve yaratılan ekonomik değerlerin korunmasından söz edilemeyeceğinden bu tür yapılar hakkında yıkım dışında bir talepte bulunulamaz. Bilirkişi raporunda davacının yönetimi ve teknik danışmanlığı altında yapılan inşaat imar kanunu açısından incelenip değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükme dayanak yapılan rapor eksik ve yetersiz olup hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş; belediyeye müzekkere yazılarak dava konusu inşaata yapı ruhsatı, tadilat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi verilip verilmediğini, İmar Kanunu"nun 32. maddesiyle ilgili bir uygulama yapılıp yapılmadığını, mevzuata aykırılık varsa giderilip giderilemeyeceğini ve yapı kullanma izin belgesi verilip verilemeyeceğini sormak, imar işlem dosyasını istemek, gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle bilirkişi kurulundan ek rapor almak, bina kaçaksa yapılan işlerin ekonomik değeri olamayacağından, davacı işin İmar Kanunu"na ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmesinden sorumlu bulunduğundan davayı tümden reddetmek, bina yasal ise yani davacının yönetimi, denetimi ve teknik danışmanlığı altında yapılan işler İmar Kanunu"na, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar plânına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygunsa davacı tarafından yapılan ve yaptırılan işlerin neler olduğunu ve metrajlarını belirlemek, bedelini yapıldıkları tarihteki serbest piyasa rayiçleriyle hesaplamak, bulunan rakamın %10"unu davacı alacağı olarak hüküm altına almaktan ibarettir.
Değinilen hususlar üzerinde durulmadan eksik ve yetersiz rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle kararın davalı ... yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,75 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.