Esas No: 2021/4751
Karar No: 2022/3310
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4751 Esas 2022/3310 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4751 E. , 2022/3310 K.Özet:
Davacılar, komşu taşınmazın binasının kendi taşınmazlarına taşkın olduğunu belirterek elatmanın önlenmesi, binanın yıkımı ve ecrimisil istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin kararı davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, yıkım ve ecrimisil taleplerine yönelik temyiz itirazlarını reddederken elatmanın önlenmesi isteminin reddine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olduğunu belirterek bölge adliye mahkemesi kararını kaldırmış ve ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: Türk Medeni Kanunu madde 683, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu madde 9 ve 10, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik madde 11.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.07.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.06.2018 günlü hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.05.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili; vekil edenlerine ait dava konusu 519 ada 10 parsel sayılı taşınmaza, komşu 519 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın tecavüz ettiğini belirterek davalıların müdahalesinin men’ini, taşkın binanın kal’ini ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000.00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... , cevap dilekçelerinde; yaklaşık 75 yıl önce inşaa olunan binaya ilişkin taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacıların kendi taşınmazlarına sonradan sahip olduğunu, bu nedenle ilk malikin halefi konumunda olduklarını, tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazda daire satın alan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, gerekirse temliken tescil haklarını kullanmak istediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Davacılar vekilinin yıkım ve ecrimisil taleplerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacılar vekilinin elatmanın önlenmesi isteminin reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 519 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına paylı şekilde kayıtlı olduğu ve komşu 519 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise, 16.05.1938 tarihinde kesinleşen kadastro çalışması sonucu "altında dükkan olan kargir apartman" vasfı ile tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davalılara ait 8 nolu parselin; İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 07.07.1993 tarih ve 4720 sayılı Kararı ile belirlenen Kentsel Sit Alanı içerisinde kaldığı belirtilmiş olup, İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 15.12.1999 tarih ve 11437 sayılı Kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği görülmektedir. Ayrıca binayla ilgili herhangi bir yıkım ve yeni yapım kararına rastlanmadığı gibi 1943 tarihli pervititch haritasında da 8 nolu parselin üzerinde Kasarcıoğlu apartmanının bulunduğu bildirilmiştir.
Somut olayda, komşu 519 ada 8 parsel üzerinde yer alan binanın davacılara ait 519 ada 10 nolu parsele (zeminde) 4.70 m2 taşkın olduğu tespit edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanununun 683. maddesi uyarınca şey üzerinde mülkiyet hakkı sahibi, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahip olup malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açılabilir.
2863 sayılı Kanunun 9. maddesine göre; "Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, kısmen veya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşai ve fiziki müdahale sayılır." Aynı Kanunun 10. maddesine göre; "Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirler almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimine yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir." Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik’in 11. maddesine göre ise; "Koruma Bölge Kurulu, taşınmaz kültür varlığı parsellerinde, taşınmaz kültür varlıklarının mahiyetlerini etkilemeyecek şekilde ayrılma ve birleştirilmelerine izin vermeye yetkilidir" denilmiştir. Belirtilen yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde tarafların bu şekilde kurula başvuruda bulunduklarına dair bilgi ve belge dosyada bulunmadığına göre, davacıların mülkiyet hakkı karşısında; İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi hükümleri de gözetilerek elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yıkım ve ecrimisil taleplerine yönelen temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle elatmanın önlenmesi isteminin reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3.815,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 10.05.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan ve hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.