Esas No: 2021/2921
Karar No: 2022/3410
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2921 Esas 2022/3410 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2921 E. , 2022/3410 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.01.2016 gününde verilen dilekçe ile borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.12.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/05/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Adil yargılanmanın ve hukukî dinlenilme hakkının (HMK m. 27/2-b) bir gereği olarak ispat hakkı açıkça, sınırlarıyla birlikte düzenlenmiştir. Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir. (HMK m. 189).
Davacılar, dava konusunu ispat için 18.02.2019 tarihli delil dilekçesinde, açıkça davalı tarafın ticari defterlerine de dayanmaktadırlar.
TTK m. 18/1 ve 64/1'de düzenlendiği üzere ticari defter tutma zorunluluğu tacirlere mahsustur. TTK m. 12'de tacir sıfatını kimlerin haiz olduğu açıkça düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre: "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir."
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, ticari defter tutma, tacir olmanın hükümlerinden biri olarak m. 18 (1)'de ticari defter tutma yükümü düzenlenmiştir. TTK 18 (1) uyarınca tacirler “bu Kanun hükümleri uyarınca” ticari defterleri tutmakla yükümlüdür. "Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır". Her tacir, ölümü halinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi halinde kendisi defter ve kağıtları saklamakla yükümlüdür.
TTK’da ise ticari defterlerle ispata ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak TTK hazırlık çalışmaları ile eşzamanlı olarak devam eden HMK çalışmalarında aksi görüş benimsenmiş ve kanun koyucunun da iradesiyle TTK’dan çıkartılan ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler HMK'da yer bulmuşlardır.
HMK m. 222 uyarınca ;
(1) Mahkeme, ticarî davalarda tarafların ticarî defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticarî defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğ- rulamayan ticarî defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticarî defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir, ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
HMK m. 219 hükmünde, tarafların belgeleri mahkemeye ibraz etmeleri taraflar için zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Ticari defter ve belgelerin incelenmesi tacir açısından hem hak hem de yükümlülük niteliğindedir. Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.
Dava aşamasında taraflardan biri tacir olmasa dahi karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarına dayanarak mahkemeden ibrazını talep edebilir. İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir. Bu durumda karşı taraf ticari defter ve belgelerin ibrazından kaçınırsa bu durum onun aleyhine yorumlanır ve ibraz isteyen taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (Emsal: Y.HGK. 22.11.1974 T., 1973/309 E., 1974/1249 K. Y.11.H.D. 17.11.1977 T., 1997/5146 E., 1997/4782 T. Y.19.H.D. 14.03.2012 T. 2011/13166 E. 2012/4099 K )
Mahkemece, davacı tarafın delil olarak dayandığı davalı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bir inceleme yapılmadan dava hakkında karar verilmesi, eksik incelemedir. Bu sebeple hükmün bozulması gerektiğini düşünüyoruz.